Washington, Körfez ülkelerini İran ile 5+1 ülkeleri arasında sağlanan anlaşmanın bölgenin yararına olduğuna ikna etme çabalarına anlaşma imzalanmadan çok önce başlamıştı.

14 Mayıs’ta ABD Başkanı Barack Obama, Körfez ülkeleri liderleriyle Camp David’de bir araya gelmiş ve o ziyarete Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz’in katılmaması damgasını vurmuştu.

Obama, Washington yakınlarında yapılan o zirvede, ABD’nin Körfez’deki müttefiklerine, İran’la yapılacak anlaşmanın ulusal güvenliklerine zarar verecek sonuçlar doğurmayacağına dair güvence vermeye çalışmıştı.

Kerry’nin Körfez İşbirliği Konseyi üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarıyla önceki gün Doha’da yaptığı toplantıda da Körfez’in endişeli ülkelerine yine aynı şeyler söylendi ve sözler verildi.

“Anlaşma, bölge istikrarı ve güvenliğine katkı sağlayacak. Amerika’ya güvenin, gerisini merak etmeyin. İran’a karşı size daha çok silah veririz ve gerekirse de müdahale ederiz.”

Bu çerçevede, Doha’daki toplantıdan sonra yayınlanan ortak bildiride, Obama’nın Körfez ülkeleri liderleriyle Camp David’de yaptığı görüşmeye ve verilen sözlere atıfta bulunuldu.

ABD’nin verdiği güvencelerin Körfez ülkelerini rahatlatması zor.

Çünkü Tahran’a güvenleri sıfırın altında.

Kerry, sürekli yeni bir sayfa açılacağından ve İran’ın davranışının değişmesini umduklarından bahsetse de yıllardır İran’la birçok “kötü komşuluk deneyimi” yaşayan Körfez ülkelerini ikna etmesi neredeyse imkansız.

Körfez ülkelerinin buna ikna olabilmeleri için İran’ın davranışının değiştiğini pratikte göstermesi gerekiyor ve Tahran tarafından henüz bu yönde atılmış herhangi bir adım yok.

Buna rağmen, Körfez ülkelerinin Washington’a karşı endişelerini dile getirmekten ve ikna olmuş görünmekten başka yapabilecekleri pek bir şey bulunmuyor.

Doha’nın bir diğer konuğu da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’du.

Kerry ve Lavrov, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil El Cubeyr ile üçlü bir zirve gerçekleştirdi.

ABD, Rusya ve Suudi Arabistan dışişleri bakanlarının görüşmesinin ana gündem maddesi Suriye’ydi.

Riyad’a yakın kaynakların bildirdiğine göre o toplantıda Putin’in önerisi gündeme geldi fakat Suudi Arabistan, kısa vâdede Beşşar El Esed’e ve Baas rejimine destek anlamına gelecek öneriyi reddetti.

Lavrov, Doha’daki üçlü zirvede, Körfez ülkeleri ve Türkiye’nin Beşşar El Esed ile birlikte başta IŞİD olmak üzere radikal gruplara karşı bölgesel bir koalisyon oluşturmasını teklif etti.

Baas rejimiyle işbirliği yapacak bu koalisyona karşılık Beşşar El Esed’in muhaliflerden bir isim başkanlığında geçiş hükümeti kurulmasını ve sürecin sonunda görevini bırakmayı kabul edeceğini söyledi.

Kaynaklar, ABD’nin ise toplantıda Suriye’deki krizin çözümü konusunda net bir görüş ortaya koymadığını belirtiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya dönüşü uçakta gazetecilerin IŞİD’le mücadeleye dair sorusunu yanıtlarken şöyle demişti:

“Putin’in Suriye konusundaki tavrı eskiye oranla çok daha olumlu. Bakü’de, daha sonra telefon görüşmesinde, ben kendisini daha olumlu gördüm. İlk zamanlardaki yaklaşımı yok. Artık sonuna kadar Esed’in yanındayız noktasında, modunda değil. Esed’den vazgeçebileceğine doğrusu inanıyorum.”

Erdoğan’ın Rusya’nın Doha’daki zirvede günedeme getirdiği bu öneriden haberi olmalı.