Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil El Arabi’nin Kuzey Irak’taki PKK kamplarına Türkiye’nin düzenlediği hava operasyonlarını kınamasına Ankara’nın tepkisi gecikmedi.

Dışişleri Bakanlığı, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Irak Hükümeti’nin topraklarından Türkiye ve vatandaşlarına yönelik PKK/KCK kaynaklı terör saldırılarını önleme imkanının bulunmadığını açıkça ifade ettiği bir ortamda, ülkemizin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarına dayanarak teröre karşı ortaya koyduğu kararlı mücadeleye yönelik bu tavrın anlaşılması mümkün değildir. Bu yaklaşımı sergileyenleri, terörü değil, terörle mücadeleyi desteklemeye davet ediyoruz” dedi.

Arap Birliği’nin Ankara’daki temsilcisi Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak, El Arabi’nin ifadelerinin kabul edilemez olduğu iletildi.

Türkiye’den Irak’ın egemenliğine saygı göstermesini isteyen Nebil El Arabi’nin açıklamasına ilk tepki Ankara’dan önce Doha’dan geldi.

Katar Dışişleri Bakanlığı, El Arabi’nin “üye ülkelere danışmadan” söz konusu kınamayı yayınladığına dikkat çekti ve Türkiye’nin haklı olduğunu vurguladı.

Fakat Arap Birliği Genel Sekreteri’nin açıklamasına en büyük tepkiyi Arap sokağı gösterdi.

Tepkilerde Nebil El Arabi için kullanılan en yaygın ifade şu:

“La nebil ve la arabi”

“Nebil” Arapça’da “soylu ve seçkin” demek.

“El Arabi” ise “Arap” anlamında.

Yani yukarıdaki ifadeyle Arap sokağı, “Ne soylu ne de Arap” diyerek Arap Birliği Genel Sekreteri’nin isminden hiçbir nasibinin olmadığını söylüyor.

Araplar, Nebil El Arabi’nin PKK/PYD milisleri Suriye’nin kuzeyindeki Arap köylerini yakıp yıkarken, etnik temizlik yaparken ve Arapları göçe zorlarken tek kelime etmeyip Kuzey Irak’taki PKK kampları bombalanınca tepki göstermesine son derece öfkeli.

İran’ın başta Suriye ve Irak olmak üzere birçok Arap ülkesinin egemenliğini paspasa çevirmesi karşısında Arap Birliği Genel Sekreteri’nin sessiz kalmasını hatırlatıyorlar.

Arapların birçoğuna göre El Arabi’nin İran işgali altındaki Irak’ın egemenliğinden bahsetmesi komik bile değil.

Arap Birliği Genel Sekreteri’nin tepkisi için “Sekete dehran ve nataka küfran” (Uzun süre sustu ve konuşunca da küfür/kötü söz söyledi) diyorlar.

Nebil El Arabi’nin açıklaması, sadece yeminli Türkiye düşmanı birkaç Arap rejiminin görüşünü yansıtıyor.

Dolayısıyla, yazıldığı kağıdın üzerindeki mürekkep kadar bile değeri yok.

Arap Birliği Genel Sekreteri’nin Türkiye’ye tepkisini daha iyi anlamak için tabii bir de ailevi ilişkilerini hatırlamak lazım.

Nebil El Arabi ile İran ve Suriye rejimi yanlısı Mısırlı ünlü yazar Muhammed Hasaneyn Heykel dünürler.

Heykel’in oğlu Ahmed, Nebil El Arabi’nin damadı ve aynı zamanda Beşşar El Esed’in dayısının oğlu Rami Mahluf’un en büyük iş ortağı.

Birçok Arap analiste göre Arap Birliği Genel Sekreteri’nin Suriye rejimi yanlısı tavrının altında yatan başlıca neden de bu akçeli ilişkiler.

Türkiye’nin PKK terörüne karşı başlattığı operasyonların her türlü hukuki ve ahlaki zemini ile haklı gerekçeleri varken Arap Birliği Genel Sekreteri’nin operasyonları kınamasının hiçbir önemli yok.

Sadece kendisinin “la nebil ve la arabi” olduğunu bir kez daha hatırlatır; o kadar…