Bir roman sayfasını çevirmenin hışırtısı, kitapçıdan çıkan yeni kitap kokusu, rafların arasında kaybolmanın verdiği haz… Bunlar sadece birer nostalji değil, bir kültürel deneyimin temel taşları. Ancak artık bu deneyim, bir ekran kaydırmasıyla sınırlı. Edebiyat da dijitalleşti. Ama edebiyatın dijitalleşmesi, onun ruhunu da alıp götürdü mü?
İtiraf edelim; hepimiz bazen telefonda kitap okuduk. E-kitaplar, ulaşılabilirliği artırdı. Bir tıkla binlerce kitaba erişiyoruz. Kütüphane taşımaya gerek yok, sadece bir uygulama yeterli. Ama bu erişim kolaylığı, okuma deneyimini yüzeyselleştirdi.
Telefon ekranında, bildirim yağmurunun altında, bir şiirin derinliğine inebilir misin? Bir karakterin ruh hâlini, Instagram arasında tam kavrayabilir misin? Belki okuyoruz ama yoksa anlamıyor muyuz; ya da daha kötüsü, hissetmiyor muyuz?
Bir zamanlar yazar olmak yıllar süren bir birikim, sancılı bir süreçti. Şimdi sosyal medyada “şiir yazan adam” hesapları 500 bin takipçili. Kitapları viral oluyor. Ama içinde ne var? Alt alta dizilmiş süslü cümleler. Derinlik yok, kelime cambazlığı var.
Dijital çağda yazar olmak kolaylaştı ama edebî kalite geriledi. Yayıncılık sektörü satacak kitap arıyor, kaliteli kitap değil. Sosyal medyada popüler olan metinler kitaplaşıyor çünkü artık yazar değil “fenomen” kazanıyor.
Bugünün okuru da değişti. Okumak yerine “okunmak” istiyor. Kitap okuyan değil, kitapla fotoğraf atan bir nesil oluştu. Bir kitabın kapağı güzelse içinde ne yazdığı önemli değil. Kitaplar da artık filtreleniyor. Beğeni için okunuyor. Okur değil, içerik tüketicisi olduk.
Eskiden bir kitabın satır araları konuşulurdu. Şimdi ise kitap alıntısı story’ye atılıp geçiliyor. Oysa bir edebî metin, üzerine düşünülerek yaşanmalı, sindirilerek okunmalı, kalbimize temas etmeli. Ama biz artık kalbimizle değil, parmağımızla okuyoruz.
Hâlâ iyi yazarlar var, hâlâ edebiyatı önemseyen okurlar da. Ama bu azınlık sesini biraz daha yükseltmeli. Kitap kulüpleri artmalı, eleştiriler yazılmalı, okumak yeniden bir kültürel eyleme dönüşmeli. Sosyal medyada kitap övmek değil, edebiyatı tartışmak değerli olmalı.
Ve en önemlisi; gerçek edebiyat, modaya uymaz. O her dönemde var olur. Belki az okunur ama kalıcıdır. Çünkü iyi bir kitap kapağıyla değil, ruhuyla açılır.