Öyle anlaşılıyor ki Başkanlık Sistemi Türkiye’de yeni bir dönemi başlatacak. Bürokratik oligarşinin büyük ölçüde etkisini kaybedeceği ve vesayetin kalkacağı beklentileri yüksek.

Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın önündeki engellerin kalkacağı ümidi var.

Bu vesile ile yeni dönemde Milli Eğitim Bakanlığı’nın önünde bulacağı “asli sorunları” ve “gerçek çözümleri” soru-cevap halinde bir rapor üslubunda sizler için bir araya getirdik.

Eğitimin “asli sorunu” nedir?

Her şeyden önce mevcut eğitimin müfredatında bir dayanak-Arşimet noktasını göremiyoruz. Diyebiliriz ki eğitimin neye hizmet ettiği belli değil. Örneğin bir öğrenciye okula niçin gittiğini sorun. Size tatmin edici ve doğru bir cevap veremeyecektir.

Milli Eğitim ve YÖK yetkilileri öncelikle ne yapmalıdır?

Kendi değerlerimizi bir yana bırakarak dışarıda çözüm arama anlayışına son vermelidir. Çözümün kaynağı kendimizde. Yerli ve milli modellerimizi hayata geçirebilmeliyiz.

Yeni kadrolardan beklenen, bu ülkenin çocuklarına yeniden büyük idealler, ufuklar, rüyalar ve iddialar armağan edecek, insanımızın tarih yapmasını mümkün kılan temel inanç ve imanî kaynakları, medeniyetinin kurucusu, çığır açıcı şahsiyetlerini eğitim sistemine dahil etmeye çalışmak olacaktır.

Okullarda ders ve müfredat yığılması var. Çözüm nedir?

Öğrenci, gün boyu 8 saat bunaltıcı bir atmosferle karşı karşıya. Öğrenci okulda kendisinin “hapsedildiğini” ve anlamsız bir işkenceye tabi tutulduğunu düşünüyor. Öğretmen bir dersten çıkıp öbürüne girip çıkan bir “ders makinası” gibi hissediyor kendisini. Öğretmen olay çıkmadan dersleri bitirmeyi başarı saymakta, günü kurtarmaya çalışmaktadır.

Okullarda ders sayılarının sosyal aktivitelere imkân verecek şekilde azaltılması en büyük bir önceliktir. Çözüm, kültürel derslerin sayıca azaltılması ve öğleden önceki saatlerde yer almasıdır. Öğleden sonra ise öğrencinin sosyal, psikolojik ve kimlik gelişimine katkısı olacak, gezi, gözlem, sanat, sosyal faaliyet, müzik, beden eğitimi ve resim ders ve faaliyetlerin yer almasıdır.

Okullarda derslerin hayatla ilişkilendirilmesi, laboratuvar ve atölye çalışmalarının sözde kalmaması; deneme ve gözleme/keşfe dayalı uygulamalı öğrenmenin yolunun açılması için çözüm nedir?

Çözüm öğretmenlerin hizmet içi eğitimlerle kendilerini sürekli yenileyeceği geliştireceği ortamların hayata geçirilmesidir.

Mevcut öğretmen hizmet içi eğitim programları yeterli değil mi?

Bu programlara katılan birisi olarak, bir hizmet içi eğitim programı bu kadar verimsiz ve faydasız olur diyorum. Geçen yıl Proje İmam Hatip liseleri fen dersleri gurubu hizmet içi eğitim programına katılmıştım. Verimsizliği ve yanlışlığı ilgili Genel Müdüre de bizzat rapor etmiştim.

Nasipse çözüm önerilerine yarın ki yazımızda devam edeceğiz…