Hayatını İslam davasına vakfetmiş, ülkesine, İslam âlemine büyük hizmetler vermiş, davası için çok sıkıntılar çekmiş ama pes etmemiş, yorulmamış, küsmemiş büyük insan Necmettin Erbakan hocamızı altıncı ölüm yıldönümünde hayırla, minnet ve şükranla yâd ediyoruz.

1969’da bağımsız milletvekili olarak başladığı siyasi mücadelesine önce Adalet Partisi’nden istifa etmiş iki milletvekilini de alarak kurduğu Milli Nizam Partisi ile başladı. MNP kapatıldı ama hocamız yine siyasi mücadelesini sürdürmek üzere bu sefer Milli Selamet Partisi’ni kurdu. 1980 darbesiyle MSP kapatıldı. Darbeden sonraki süreçte siyasi yasaklı durumdayken bile mücadelesinden vaz geçmedi ve verdiği talimatla bu sefer Refah Partisi kuruldu.

1996 yılında Refah Yol Hükümetinin Başbakanı oldu. Ama bu sefer de 28 Şubat 1997 muhtırasıyla birlikte Başbakanlığı bırakmak zorunda kaldı. Yine siyasi yasaklı oldu. Uyduruk gerekçelerle yargılandı, ceza aldı. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle hem yargılandığı davalardan kurtuldu hem de siyasi yasaklılığı sona erdi. Yaşadığı son ana kadar mücadelesinden, davasından, hedeflerinden hiç ama hiç vaz geçmedi. 27 Şubat 2011’de vefat ettiğinde ülkenin Cumhurbaşkanı’ndan Ardahan’ın köylüsüne kadar milyonlar onun cenazesinde yer aldı. Allah mekânını cennet etsin.

Üç kişiyle başladığı siyasi mücadelesinde bugün artık Erbakan Hocamızın arkasında milyonlarca talebesi, seveni, mücahidi var. Ve her şeyden önemlisi bu milletin sevdalısı olması ve yaptığı her mücadelede milletin desteğini çok önemsemesi bugünkü iktidar için önemli bir tecrübe kaynağı oldu her zaman. Bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta millettim demesi, millete gitmesi ve millete rağmen hiçbir şeye kalkışmamasının ardında Erbakan Hocamızın talebesi olmasının da büyük rolü vardır.

Bu ülke hizmeti ondan öğrenmiştir. Bu ülke belediyeciliğin ne olduğunu Erbakan Hocamızın rahle-i tedrisinden geçmiş belediye başkanlarından görmüştür. Bu ülkenin çalışanları, esnafı, işçisi, çöpçüsü, emeklisi uzun süre enflasyon altında ezilirken ilk defa onun döneminde hayalinin de üstünde zam almış, itibar kazanmıştır. İslam Ülkeleri zirvesi onun zamanında gerçekleşmiş, özgürlükler genişletilmiş, İHL’lere büyük akın olmuştur.

MÜSİAD’ı kurduran odur. ASKON’u, ESAM’ı kurduran odur. Hak-İş’i kurduran odur. Memur-Sen’in zihni kuruluşunda öncü olan o olmuştur. Bir o kadar da TV, gazete, dergi ve STK kurdurmuştur. Dünyadaki gelişmeleri, yenilikleri anbean takip eden bir liderdir Erbakan Hocamız. Ağır Sanayi, fabrika yapan fabrika onun projesidir. İlk yerli otomobil tecrübesinde o vardır. İlk yerli motor fabrikası onun eseridir. Alman tanklarının projesinde de o vardır.

Nezaket, asalet, saygı ve sevgi timsalidir Hocamız. Onun saygısı ve sevgisi makama, rütbeye değil çocuk yaşlı demeden her insana olmuştur. Özellikle çocuklara ve gençlere olan muhabbeti hatta saygısına bu gözler defalarca şahittir. İlim onun en çok kullandığı kelimelerdendir. Özellikle kapitalist ve emperyalist batılıları ilimle yeneceğimizi vurgulayarak gençlerimizle hep daha çok okumaları, daha çok çalışmalarını söylemiştir. Erbakan Hocamızı daha gençlik yıllarımızdan itibaren tanımak, onun talebesi olmak, onun peşinden gitmek, onu sevmek benim ve benim gibi birçokları için bir ayrıcalık olmuştur.

Bugün ise ne acıdır ki onun öğretilerini, ondan bize kalanları konuşmak yerine geçmişte ona zulmetmiş, linç etmiş zihniyetlerin sırf hayır tarafında yer alacağını söyleyen bir avuç Saadet Partiliye yaranmak adına Hocamızın anılacağı ifade edilen toplantıda yer alıp bir de övmeleri çok acı geldi hepimize.

28 Şubat’ta orduyu göreve çağıranların, başörtülü milletvekilini Meclis’ten attıranların, hocamızın ayağına pranga vurmak isteyenlerin Erbakan Hocamızın anıldığı bir meclise çağrılmaları ve konuşturulmalarından kendi adlarına nasıl bir hesap yaptıklarını bilmiyorum. Ama tarih Erbakan Hocamıza eziyet edenleri de, Hocamızın biricik emaneti oğlunu kurduğu partiye sokmayanları da yazacaktır. Ve milletimiz de Onun itibarını ve mücadelesini kendi emelleri için kullananları hep lanetle anacaktır.