Türkiye İstatistik Kurumu tarafından her ay açıklanan verileri değerlendirdiğimizde konut satış rakamları geçen yıl ki (2016) satış rakamlarını yakalayacak gibi görünüyor. 2017 yılında 1 milyon 500 bin konut satış rakamı ile yeni bir rekor beklentisi var ancak son aylarda konut satışlarında yaşanan durgunluk bunu olumsuz etkileyebilir. Ekonominin lokomotifi inşaat ve gayrimenkul sektörü, Ağustos ayı sonuna kadar öyle ya da böyle rakamsal olarak hedefi tutturmuş görünse de piyasada konut satışlarında ki durgunluk konuşuluyor.

İnşaat sektörünü desteklemek, piyasayı hareketlendirmek, konut alıcısına cazip gelecek yasal düzenlemeler sene başında yapılmıştı. Tapu harcı indirimi, KDV indirimi, yabancıya vatandaşlık verilmesi, satış vaadi sözleşmelerinde damga vergisinin sıfırlanması gibi.. Tüm bunlar 200 alt sektörü içinde barındıran istihdam kapısı inşaat için yapıldı. Gayrimenkul geliştiricilerinin talepleri alındı, eksikler bulundu ve bu doğrultuda ciddi düzenlemelere imza attıldı. Buraya kadar her şey yolunda. Lakin konut satışlarını yavaşlatan önemli bir etken faiz bir türlü düşemedi.

Türkiye’de her yıl 500 bin konuta ihtiyaç duyuluyor. Konut almak için büyük bir kitle bekliyor iken konutta yavaşlamadan bahsedemeyiz. Bu nokta da faizin yüksek olması alıcıları beklemeye itiyor. Parası, peşinatı olanda yüzde 15’lere dayanan mevduat faizinden istifade etmek istiyor. Veya kredi kullanacak olan kişi yüzde 1’in üzerinde olan konut kredisini kullanmak istemiyor. Biraz daha bekleyeyim belki düşer diye umut ediyor. Oysa piyasada ki avantajlı konut alım fırsatlarını iyi okumak mümkünse istifade etmek için iyi bir piyasa hakim.

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da her defasında dile getirdiği yüksek faiz oranları her anlamda inşaat sektörünü etkiliyor ve satışlara olumsuz yansıyor.Konut kredi faiz oranları çok yüksek. Yüzde 1’in üzerinde işlem gören faiz oranları vatandaşın kredi ile ev almasını engelliyor. İnşaat şirketleri kendi bünyelerinde bunu finanse etmeye çalışıyor lakin bir yere kadar. Sonuçta onlar banka değil. Banka gibi hareket ederek düşük faiz oranı veya sıfır faiz oranı ile yaptıkları satışlar bir süre sonra onlarıda riske doğru götürür. Onların riske girmesi vatandaşı da riske sokar. Finansal olarak güçlü bile olsanız bu sürdürülebilir bir şey değildir. Bu nedenle konut satışlarında bankanın kefil olacağı kredi verebileceği bir sistem ile çalışmak gerekir. Konut kredi faiz oranlarının en azından 0,80 bandına düşmesi ki gönül ister ki bu oran 0,60 olsun. Mevduatta toplanan paranın da piyasaya dönmesi için mevduat faiz oranlarının düşmesi gerekiyor. Yani her türlü faizin inmesi şart.