Lübnan’ın güneyindeki El-Burc Eş-Şimali Kampı’nda cuma akşamı Hamas’a ait bir depoda kazaen yaşanan patlamada bir kişi hayatını kaybetti ve birçok kişi de yaralandı.

Hamas’tan yapılan açıklamada elektrik kontağından çıkan yangında oksijen tüplerinin patladığı ifade edildi.

Patlamada ölen kişinin de Hamas üyelerinden Hamza İbrahim Şahin olduğu bildirildi.

Ertesi gün yapılacak cenaze töreninin birlik ve bütünlük içinde gerçekleştirilmesi için Filistinli gruplar arasında anlaşma sağlandı.

Binlerce kişiyle düzenlenen törene Hamas liderleri, Filistinli grupların ve Lübnan siyasi partilerinin temsilcileri, âlimler ve toplumun önde gelen şahsiyetleri, yaşlılar, kadınlar ve çocuklar da katıldı.

Tören planlandığı şekilde devam ediyordu ki cenaze namazı kılınıp defin için mezarlığa gidildiğinde civardaki güvenlik merkezinden kalabalığın üzerine otomatik silahlarla ateş açıldı.

Hain saldırıda Filistinli üç genç hayatını kaybetti, yaklaşık yedi kişi de yaralandı.

Lübnan’daki Filistin mülteci kamplarının içinde güvenlik sözde Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) bağlı fakat gerçekte tamamen Fetih üyelerinden oluşan ve Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin Yönetimi’nin silahlı birimlerinden biri sayılan Ulusal Güvenlik Güçleri tarafından sağlanıyor.

Cenaze törenine katılanlara da işte mezarlığın yanı başındaki Ulusal Güvenlik Güçleri binasından Fetih üyeleri tarafından ateş açılmıştı.

Filistinliler arasında infiale yol açacak böyle menfur bir saldırı niye gerçekleştirildi?

Bu sorunun cevabına geçmeden önce Filistin Yönetimi güvenlik güçlerinin son günlerde Batı Şeria’da neler yaptığına bakmakta yarar var.

Abbas’a bağlı güvenlik güçleri İsrail zindanlarından çıkarak özgürlüklerine kavuşan Hamas üyesi esirler için düzenlenen karşılama törenleri ve araç konvoyları ile şehitler için düzenlenen cenaze törenlerine saldırarak Hamas bayraklarını toplamakla meşgul.

Tek dertleri Batı Şeria’da Hamas’a ait hiçbir simgenin görülmemesini sağlamak.

Yıllarca İsrail cezaevlerinde esir tutulan bir Hamas üyesi esaretten kurtulup ailesinin yanına dönüşünü bağlı olduğu siyasi hareketin bayraklarıyla kutlayamıyor.

Sanki Hamas’ı “terör örgütü” ilan eden İngiltere değil de Filistin Yönetimi.

Abbas’a bağlı güvenlik güçlerinin bu tür ihlalleri de çok büyük tepki çekiyor.

Hiç şüphesiz Batı Şeria’da esir karşılama törenlerine saldıranlar ile Lübnan’daki El-Burc Eş-Şimali Mülteci Kampı’nda cenaze törenine katılanların üzerine gelişigüzel ateş açanların motivasyonu aynı.

Fetih’in cinayet işlerkenki pervasızlığının iki sebebi var:

Birincisi, Filistinli grupların “iç savaş çıkar” kaygısıyla karşılık vermekten kaçınmaları.

İkincisi ise, hâlihazırda İsrail’in güvenliğine hizmet ettiği için dışarıda kendisinden hesap sorulmayacağını bilmesi.

Fetih üyelerinden oluşan Filistin Yönetimi güvenlik güçleri her geçen gün Filistin halkından biraz daha uzaklaşıyor.

İsrail’le yürütülen “güvenlik koordinasyonu” uyarınca öncelikli görevi “işgalcileri korumak” olan söz konusu güçler “işgalciler adına Filistin direnişine karşı savaşma” aşamasına doğru hızla ilerliyor.

Bu savruluş -doğal olarak- Fetih’in halk desteğini kaybetmesine yol açıyor ve halkla arası açıldıkça da daha çok hırçınlaşıyor.