Mevcut dünya düzeni miadını doldurdu; yeni düzen hakkında ise kimsenin tam ve net bir fikri yok.

Küreselleşmenin yanında Amerikan mali egemenliği fiilen çöküyor. ABD liderliğindeki kurallara dayalı düzenin temelleri olan neoliberalizm, serbest piyasa ekonomisi, kural dışı finans ve küreselleşme de artık büyük ölçüde sorgulanıyor.

2008 küresel mali krizi; aşırı finansallaşmış ve yeterince düzenlenmemiş, açgözlü, spekülatif ekonomiye ilişkin şüpheleri artırdı. Dünyayı hızlı bir domino etkisiyle vuran bu küresel mali kriz sonucunda sert kemer sıkma önlemleri alındı ancak sosyoekonomik bağlamda büyük eşitsizlikler de yayıldı.

Süper güç dengesinde uzmanların yıllardır “geliyor gelmekte olan” şeklinde işaret ettiği Çin, sahneye hâkim oldu. 150 yıl süren emperyal müdahaleler ve felaketlerin ardından Çinliler; başlarını kaldırdı ve dünyanın önde gelen ekonomik gücü olarak tarihte binlerce yıl elinde tuttuğu üstünlüğü ve gücü geri aldı. Baş döndürücü bir hız ve gayretle Çin; 5G, yapay zekâ ve kuantum bilişimi gibi örneklerle dev bir teknolojik güç hâline geldi. Finansal üstünlüğü ile para politikalarındaki hegemonik gücünün yanında gittikçe genişleyen askerî varlığı da sadece Pasifik’in değil, asıl Atlantik’in uzun süredir uykularını kaçırıyor.

Çin’in önlenemez yükselişi Washington'da alarm zillerinin çalmasına neden oldu. ABD, Çin'in bu gücü karşısında şoka uğradı ve uzun süredir sahip olduğu küresel hegemonyayı paylaşmamak için farklı hamlelerden medet umar oldu.

Yerinden oynayan taşlar dünya düzenini altüst ediyor. Artık tüm gözler; var olan ve olası ittifakların nereye, nasıl evrileceği konusuna odaklanmış durumda.

Gazze kıyımı, dünya düzenindeki beklenen sonun final sahnesi hükmündedir.

ÇÖKÜŞ İÇİN GERİ SAYIM HIZLANDI

İsrail içte ve dışta siyaseten kan kaybediyor. ABD'nin de küresel desteği yitirmesiyle birlikte Filistinliler için dünyada adaletin terazisi işlemeye başladı.

Mevcut kayıplar, geçmiştekilerle kıyaslandığında sayılar anlamsız kalıyor. 1948'deki Nekbe’de bile bu düzeyde bir ölüm ve yıkım yaşanmamıştı. Bugün ölen, yaralanan ve yerlerinden edilen Filistinliler açısından ortaya çıkan korkunç maliyet; İsrail ile Filistin arasındaki 75 yıllık mücadele boyunca eşi benzeri görülmemiş bir boyuta evrildi.

İsrail’in hevesini kursağında bırakan bir ters köşe yaşanıyor. Askerî kayıtlardan görüldüğü üzere İsrailliler, hiçbir şeyi kendi istedikleri gibi yapamadılar. Silahların asimetrisi göz önüne alındığında bile yüksek sayıda askerî kayıplar verdiklerini görüyoruz.

Savaş alanının dışında İsrailliler için bilanço çok daha olumsuz. Siyasi olarak dünya çapında destek kaybına uğradılar ve bu durum, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) İsrail'e soykırım suçlamasıyla açtığı ve hâlen devam etmekte olan soruşturmasıyla daha da belirginleşti.

Siyonistlerin mazlum parodisi final yaptı. Gazze’deki soykırımıyla İsrail, kendi itibar suikastını gerçekleştirdi. İsrail'i eleştirdiğinizde antisemit olduğunuz yönündeki tüm söylemler altüst oldu.

2023 yılında Güney Afrika'nın soykırım davasını UAD'a taşıma kararı başlı başına tarihî bir karardır. Afrika devletleri uzun zamandır uluslararası mahkemelerin, özellikle de UAD yerine Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin, sadece Batı'nın düşmanlarını suçlu bulup Batılı liderleri ise asla suçlu bulmadığından şikâyet ediyordu.

İsrail'e yönelik küresel öfke dalgasını arkasına alan Güney Afrika, buna karşı muhteşem bir meydan okuma gerçekleştirdi. UAD'ın kararı; işgal devleti İsrail ile başta ABD ve İngiltere olmak üzere müttefiklerinin tarih karşısında soykırımla yargılanmasının önünü açtı. İsrail ve destekçileri, BM Genel Kurulu'nda küçük bir azınlık hâlinde kaldılar. Durum öyle bir noktaya geldi ki İsrail ordusunun Gazze'deki etnik temizliği; Avrupa Birliği'ni bile ateşkes çağrısı yapmaya mecbur bıraktı.

Dünyada küresel sistem sular altında kaldı. Buna karşı ‘halkların vicdanı’ milyonlar hâlinde insanlık için bir araya gelmeye devam ediyor. ‘Nehirden denize özgür Filistin’ için sivil isyan, okyanuslardan denizlere dek toplanarak akmayı sürdürüyor.

Anlaşılan o ki dünya eskisi gibi olmayacak.