Bu savaşın adı bizi utandıracak cinsten.

Açlık savaşı!

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 13 bini çocuk, 9 bini kadın olmak üzere 30 bin Filistinli katledildi, 70 binden fazla yaralı var. 20 bin insanın akıbeti ise meçhul; ya enkaz altında ya da caniler sürüsü tarafından kaçırılmış!..

Filistin ölüyor, Gazze ölüyor, çocuklar ölüyor, anneler ölüyor, umutlar ölüyor, insanlık ölüyor…

Gazze'de ölüm kol geziyor!

Beklenen oldu. Maalesef Gazze'de kıtlık başladı.

Açlık çocuk avına çıkmış...

Minik bedenler ya açlığın pençesine düşüyor ya da siyonist canilerin kör kurşunlarına yem ediliyor.

Hani o bizim yüz yıl önce yaşadığımız kıtlık var ya... Hayvan dışkısından arpa ayıkladığımız meşum yıllar; süpürge tohumuyla öğün geçiştirdiğimiz, otları haşlayarak suya katık ettiğimiz yıllar…

Aynısı Gazzelilerin başına gelmiş durumda.

Bunu niye mi hatırlattım? Aynı duyguları yaşamış bir millet olarak bu durumu en iyi bizim anlayabileceğimizi düşündüğüm için…

Yoksulluk, yoksunluk, yorgunluk, yalnızlık, çaresizlik...

İsrail Gazze'de soykırıma devam ediyor. Bu soykırım İngiliz himayesinde ve Amerika sponsorluğunda yapılıyor; dünyanın gözleri önünde yaşanıyor.

Gazze'de yaşanan insanlık dramı her geçen gün derinleşiyor.

Gazze'de yaşanan saldırılar sebebiyle yemek ve su kıtlığı had safhaya ulaşmış durumda.

“Gazze'de bir milyon çocuk her gün travmalarla karşı karşıya kalıyor. Yardımlar damla damla gelirken yiyecekler azalıyor ve kıtlık an meselesi.”

Bu açıklama bizzat Birleşmiş Milletler tarafından yapıldı. Aynı BM, İsrail'in yoğun saldırısı altındaki Gazze Şeridi'nde 2,2 milyon kişinin kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor.

Birleşmiş Milletler’e göre, Gazze'de 378 bin kişi Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması ölçeğine göre “felaket” olarak adlandırılan 5. seviye, 939 bin kişi de “acil durum” olarak bilinen 4. seviye açlıkla karşı karşıya bulunuyor.

Yemek sadece gıda değildir; özgürlüktür, umuttur, tedavidir…

Dünyadan ümidini kesen Filistinli çocuklar, kendi başlarının çaresine bakma kararı aldı.

Filistinli minik bedenler soykırımcı İsrail’in işgali altındaki Gazze’de yaşanan gıda krizini protesto etti.

Zira insanlık yaşanan zulme sağır, katliama kör. Gazzeliler için cılız bir kınama ve kısıtlı boykottan başka kimse bir şey yapamıyor.

Savunmasız kadın ve çocuklar bir taraftan İsrailli katillerin saldırılarından korunmaya çalışırken diğer taraftan da her gün daha derinleşen açlıkla mücadele ediyor.

Gazze sokaklarında toplanan çocuklar “yiyecek istediklerini” haykırıyor. “Ekmek benim hayalim oldu!” diye ağlayan Gazzeli Imad’ın imdadına bakalım kimler yetişecek!

Elindeki kaşıklarla boş tencereye vuran küçük Ayat, açlıktan ölmek üzere olduklarını, yiyecek bulamadıklarını haykırıyor.

Daha acısı ne biliyor musunuz? Barışı simgeleyen Gazze’nin meşhur güvercinlerini yiyerek hayata tutunmaya çalıştıklarını yaşlı gözlerle izah etmeye çalışıyor, Gazzeli minik Aşur!

Bu yaşananlar kıyametin en büyük habercisi gibi…

İnsanlık belki de son fırsatını harcıyor. Son tahlilde zalimleri durdurmak, Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkının yanında yer almak, maruz bırakıldıkları kıtlığı durdurmak için son çağrı.

“Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar.” diye boşuna dememişler…

Dünyadaki diğer çocuklar gibi kendilerinin de su ve yiyecek istediğini duyurmak için sokağa çıkan Gazzeli miniklerin ahı dünyayı yakıp kavuracak.

Yazının başında arz etmiştim. Gazze’de, Cihan Harbi’nden çıkan Anadolu insanının çaresizliği yaşanıyor. Arpa, kuru mısır gibi tahıllardan oluşan hayvan gıdaları ile hayata tutunmaya çalışıyorlar. Zor şartlardan geçiyor Gazzeliler.

“Can güvenliği” bahanesiyle BM Gıda Programı uygulanamıyor. Dağıtımlar durmuş durumda. İsrail terör devleti, zorla aç ve susuz bırakarak insanlık felaketine yol açıyor.

Gazze’de yaşanan soykırım yürekleri yakmaya devam ediyor.

Peki, siyonist caniler bu cesareti nereden alıyor?

Tabii ki Müslümanların sessizliğinden!..