Sudan’da korkulan oldu ve Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdülfettah el-Burhan ile yardımcısı Orgeneral Muhammed Hamdan Dagalu arasındaki gerginlik Sudan Ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında sıcak çatışmaya dönüştü.

Ağır silahların da kullanıldığı çatışmalarda askerlerden ve sivillerden can kaybı ve yaralı sayısı her geçen gün artıyor.

Sudan Doktorlar Birliği, başkent Hartum’daki hastanelerde durumun son derece kötü olduğunu, çatışmalar sebebiyle hem sağlık görevlilerinin hem de tıbbi malzemelerin yaralılara ulaşmasında güçlük yaşandığını açıkladı.

Bu arada, Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı ve HDK Komutanı Dagalu, Twitter hesabında yaptığı açıklamada, “Uluslararası toplum şimdi harekete geçmeli ve sivilleri havadan bombalayan radikal İslamcı Sudanlı General Abdülfettah el-Burhan’ın suçlarına müdahale etmeli” dedi.

Dagalu’nun İngilizce yayımladığı açıklamanın muhatabının ABD ve Avrupa olduğunda şüphe yok.

Sudan halkına ya da Arap ülkelerine hitap edecek olsa mesajını Arapça yayımlardı.

Batı’nın yumuşak karnını bildiği için rakibi Abdülfettah el-Burhan’ı “Radikal İslamcı” olmakla suçlayan ve İslamcılara karşı demokrasiyi savunduklarını öne süren Dagalu’nun bu iddiası bölgedeki her diktatörün ve Batı destekli terör örgütlerinin tekrarladığı bir hikâye.

PKK/YPG’nin içine “demokrasi” kelimesi sıkıştırılan “Suriye Demokratik Güçleri” (SDG) adıyla radikal İslamcı terör örgütü DAEŞ’e karşı savaştığını iddia etmesi gibi.

İslamcılara karşı savaşıyormuş görüntüsü vererek Batı’nın desteğini aldıktan ve İsrail’in himayesine girdikten sonra uluslararası toplumda bir tür dokunulmazlık kazanacağının Dagalu da farkında.

Deve ticaretinden milis komutanlığına ve oradan da ülkenin iki numaralı ismi olmaya kadar hızla yükselen “Hımidti” için sorun şu ki, radikal İslamcılıkla suçlamaya kalkıştığı Abdülfettah el-Burhan’ın da ABD ve İsrail’le ilişkileri iyi.

İsrail medyasına göre el-Burhan ve Dagalu’nun ikisi de İsrailli yetkilileri arayarak destek istedi.

İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, Sudan’daki çatışmaları durdurmak için iki liderle de görüştüklerini söyledi.

Abdülfettah el-Burhan, ocak ayında yaptığı bir açıklamada, “Müslüman Kardeşlerden ve solculardan arındırılmış, demokratik dönüşümü destekleyen bir silahlı kuvvetler istiyoruz.” demişti.

Kısacası, Dagalu’nun can havliyle sarıldığı iddia, destek beklediği yerleri ikna edici olmaktan uzak.

Sudan hem Afrika’nın hem de İslam dünyasının önemli bir ülkesi ve iyi bir yönetimle bugünkünden çok daha güçlü bir konumda olabilir.

Fakat Sudan’ın İslam ülkesi kimliğiyle o noktaya gelmesini istemeyenler de var.

Güney Sudan’ın ayrılması ve Darfur başta olmak üzere çeşitli bölgelerde yaşanan krizler hem kötü yönetimin hem de Sudan üzerinde oynanan oyunların ürünü.

Sudan ordusunun da hedefte olduğunu söylemeye gerek yok.

Dagalu’nun paramiliter gücünü Sudan’ı karıştırmak ve ordusunu zayıflatmak için destekleyenler olacaktır.

Bu noktada Mısır’ın Sudan ordusundan yana tavır alacağı kesin.

Sudan’da düzenli ordunun zayıflaması Mısır ordusu için de tehdit teşkil edecektir.

Ayrıca Dagalu’ya bağlı milislerin Mısır askerlerini gözaltına alıp sürünmeye zorlaması Kahire’nin kolayca unutabileceği bir hakaret değil.