Bir dönem Aydın Doğan’ın gazetesi Hürriyette, şimdilerde ise Sözcüde yazan zatın biri zamanın bahrînde“Ben olsam Türkiye’ye Ramazan’da saldırırdım” demişti. Hatırladınız mı? Sebebini de, İftar saati Türk güvenlik güçlerinin “mayışmış, aç, susuz ve yorgun” olacağına bağlamıştı… Bugünlerde anlaşılan o ki, Türk ve İslam karşıtlarının alayı bu zatı lüzumundan fazla ciddiye almış olmalılar ki dört bir koldan üzerimize saldırıp sabrımızı iyice zorluyorlar. Bizler tek günlerde Kadir gecesini arar iken, bunlarda açıktan belalarını arıyorlar… Lakin yine tahriklerinize uymayacağız…

Görünen o ki dostlar maskaralar yine aynı merkezden aynı düğmeye yeniden bastılar.. Zaten Türkiye de başta ekonomi olmak üzere işler ne zaman iyiye gitse bunlar ortalığı hemen karıştırıveriyorlar. Belli ki 15 Temmuz’un planlayıcısı o mumyalaşmış cibilliyetsiz kafalar yeni provokasyonların peşindeler.. Hal böyle iken;

Michael Rubin’in “Bugün Katar’a, Yarın Türkiye’ye’’ demesi,

Boğazı tasmalı, ederi düşük kukla Sisi’nin “Katar’a uyguladığımız Ambargonun aynısını Türkiye’ye de uygulayalım’’ demesi,

CHP’li Engin Altay’ın ithal bir senaryonun peşine düşerek,FETÖ’cülerin ağzı ile “Gün gelecek, Recep Tayyip Erdoğan uluslararası mahkemelerde savaş suçlusu olarak yargılanacaktır’’ diyerek zırvalaması…

Bir başka CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun Avrupa’ya “Türkiye’ye yaptırım uygulayın, yatırımları derhal kesin’’ çağrısı..

FETÖ’nün çatallı dilini kullanan ve kasetle CHP’nin başına gelen Kılıçdaroğlu’nun;  ‘’Bu ülkede terör örgütlerine giden silah dolu bir kamyonun haberini yapmanın cezası 25 yıl hapis olamaz, Erdoğan’ı uluslararası mahkemelerde yargılatacağız’’ diyerek 69 yaşından sonra talimatla yollara düşmesi,

‘’ABD’nin tüm borçlarını Araplara ödeteceğim’’ diyerek azmanlaşan Trump’ın, Katar’a şantaj ve tehditle kestiği 12 Milyar dolarlık haraçtan sonra Cumhurbaşkanımızın korumalarından 12’si hakkında tutuklama kararı aldırıp gözdağı vermesi,

İyi polis rolüne bürünen Washington Emniyet Müdürünün “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gözaltına alınmasını gerektirecek henüz herhangi bir kanıta sahip değiliz” diyerek  zehirli telkinde bulunmasına sessiz kalmayıp hep birlikte gür bir sesle “Hoşt ulan..!’’ diyeceğiz elbette.! Bu konuya birazdan tekrar döneceğiz…

Evet kıymetli dostlar, Türk Milleti adına karar veren Türk Yargısı’nın kararlarını tanımadıklarını belirten CHP’nin bu bazı kurmayları kontrollü bir şekilde devlet ile halkı karşı karşıya getirmek istiyorlar… Bu kifayetsiz elemanlar, devletimizin korumalarını yanlarına almışlar, caka satarak sokakta sözüm ona adalet arıyorlar… Hem üstelik yargılama devam eder iken ve bağımsız yargı mensuplarımızı hedef göstererek.! Dikkatinizi çekmek isterim ki Mısır’da darbeye giden planlarda yargı üzerinden yapılmıştı… Esasen bu yapılan şey, alenen suçtur.

Anlayacağınız dostlar bunların yaptıklarının alayı başta ABD olmak üzere emperyalist ülkeler tarafından yapılan filhakika organize işlerdir.. Bu iliştirilmiş tiplerin patronları kesinlikle ve kesinlikle  aynıdır.. Evet, bulutlara güven olmaz, lakin bunların hiçbiri de birbirinden bağımsız düşünülemez. Ülkemizde huzursuzluk ve kaos gözümüzün önünde ilmek ilmek işleniyor. Provokatörler yönetilemeyen bir Türkiye murat eder iken, insanlarımız adeta pança pinçik parçalanmak isteniyor…

İşin enteresan tarafı bu mankurtlardan bir tanesi dahi çıkıp ta dönemin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a ve suç ortağı Berberoğlu’na; “Siz ne ayaksınız? Devletin gizli sırlarını neden afişe ediyorsunuz? Neden Türkiye’yi uluslararası arenada terörle işbirliği halinde gösteriyorsunuz?” demiyor… Hırsızın hiç mi suçu yok…

Anlaşılan o ki, O gün 15 temmuzda sokağa çıkmayıp, belediye başkanının evine kaçanlar şimdi bizi sokağa çağırıyorlar… O gün suçüstü enselenenler, şimdi de gözümüzün içine baka baka casusluk suçuna arka çıkıyorlar. O gün Rabia’dan rahatsız olanlar şimdi yollara düşmüşler hep bir ağızdan Adalet(!) istiyorlarmış… Nihai kertede sanırım görünen o ki; Sayın Bahçelinin dediği gibi, bunların akılsız başlarının cezasını yine ayakları çekecek…

Allah’ın izni ile aziz milletimiz bu çirkin tuzağa düşmeyecek oyuna gelmeyecektir. Bizim Yargımıza olan güvenimiz tamdır. Esasen adaleti 15 Temmuz gecesi çıplak elle sokağa fırlayan bizler istiyoruz… 250 şehidimizin ve dökülen tüm kanların hesabının milletimiz adına müsebbiplerinden sorulacağından adımız gibi eminiz.

Bizler şimdi yine; ülkemizin bekası için sessizce nöbette kalıp münakaşa çıkarmadan reise ve ülkemize ölümüne sahip çıkacağız. Belli ki bu bir tezgâhtır. 15 Temmuz da FETÖ ile birlikte iş tutanlar yeni ve kirli bir projenin peşine takılmışlardır. İçimizdeki satılmış Sisi ile aynı dili kullanan maşalar, iç karışıklık, ekonomik kriz ve dış baskıdan medet umanlar, bilsinler ki derin bir ihanet içindedirler. 

Ülkemizin beka mücadelesi verdiği bu zor dönemde, CHP ateşle oynamaya, barut fıçısının üzerinde ateşle raks etmeye devam etmektedir. Lakin bizler 2023 gümbür gümbür gelir iken, aklın bayrağını omuzlayarak kirli oyunların tamamını  bozacağız inşallah..  Belli ki bu vatan bu devlet ümmetin son kalesidir. Vesayet bükücü liderimizin arkasında dimdik duracak “Onu tutuklamaktan ve uluslararası mahkemelerde yargılamaktan bahseden düşünce fırıldaklarının alayına’’  kısaca HOŞT diyeceğiz. Hem de rahmetli Barış Manço’nun AYI şarkısına benzeterek… Kayahan’ın “Bir aslan miyav dedi Minik fare kükredi’’ şarkısı da uyardı ama bu sefer böyle olsun.

H de bakayım… H, O de bakayım… O, şimdide Ş… Bir de T ekle… Oku bakayım HOŞT..!  Oku bakayım HOŞT..! Süper…

Maksat çoluk çocuk öğrensin hayatın çetin yollarını

Kaptırmasınlar kimseye kafalarını ve kollarını

Hani baba olarak vazifemiz tabi uyandırıp ikaz etmek

Uzunlar yanmıyor hakim bey kısa yoldan anlatmak gerek…

Barış MANÇO