Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın Bağdat’ta gerçekleştirdikleri görüşmeler ve katıldıkları toplantılar ilk meyvesini verdi.

Irak Ulusal Güvenlik Konseyi, PKK’yı “yasaklı örgüt” olarak ilan etti ve bu adım Ankara’da memnuniyetle karşılandı.

Bağdat’ta ikincisi gerçekleştirilen Güvenlik Zirvesi’nde ayrıca taraflar arasındaki diyaloğun sürekli ve kesintisiz sürdürülmesi; terörle mücadele, ticaret, tarım, enerji, su, sağlık ve ulaştırma alanlarında bakanlar seviyesinde ortak komiteler kurulması kararlaştırıldı.

Türkiye-Irak ilişkilerinde hâlihazırdaki en önemli iki dosya “terörle mücadele” ve “Kuru Kanal/Kalkınma Yolu projesi”.

Basra Körfezi’nden Türkiye’ye uzanacak koridorun güvenliği için bölücü terör örgütünün hat üzerindeki bölgelerden uzaklaştırılması gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan iki hafta önce kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, “Irak sınırlarımızı güven altına alacak çemberi tamamlamak üzereyiz. Bu yazın, Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız” diyerek Irak’a geniş kapsamlı bir operasyonun sinyalini vermişti.

Irak’ın PKK’yı “yasaklı örgüt” olarak tanımlaması olumlu bir gelişme ancak hâlâ “terör örgütü” diyemediğini de not etmek gerekiyor.

Beklenen operasyon, örgütü Türkiye sınırından biraz daha uzaklaştıracak ve muhtemelen daha güneye inmesini sağlayacak.

Talabani ailesinin uzun bir süredir Süleymaniye’de terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığı sır değil.

Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Başkanı Bafel Talabani, daha geçenlerde Er-Rafideyn Diyalog Merkezi tarafından Bağdat’ta düzenlenen forumda yaptığı konuşmada “PKK, KYB’nin düşmanı değil” diyerek Türkiye’nin terör örgütüne yönelik operasyonlarına son vermesi gerektiğini söyledi.

Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’nin PKK’yı “yasaklı örgüt” ilan etmesi teoride Süleymaniye’yi de bağlar.

Fakat önemli olan kararın pratikteki uygulaması.

PKK, ABD ve Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde olmasına rağmen en büyük desteği oralardan alıyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Süleymaniye’ye yönelik yaptırımlarımıza rağmen KYB, PKK’ya müzahir tutumunu değiştirmezse daha ileri tedbirler almakta tereddüt etmeyeceğiz” diyerek Bafel Talabani’yi uyarmıştı.

Irak Ulusal Güvenlik Konseyi’nin kararı o ileri tedbirlerin alınmasını ve uygulanmasını kolaylaştıracaktır.

Bölücü terör örgütünün Irak topraklarından sökülüp atılması ve Kuru Kanal/Kalkınma Yolu projesinin hayata geçirilmesi Türkiye’nin olduğu kadar Irak’ın da yararına.

Sorun şu ki Bağdat’ın üzerinde nüfuzu olan ABD ve İran’ın her birinin bölgeye yönelik farklı politikaları ve hayata geçirmek istedikleri koridor planları var.

ABD Başkanı Biden, Yeni Delhi’nin ev sahipliği yaptığı G-20 Liderler Zirvesi’nde Hindistan’ı Orta Doğu ve Avrupa’ya bağlayacak Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru için anlaşma sağlandığını duyurmuştu.

Her iki ülke de -maalesef- Türkiye-Irak ilişkilerini sabote edebilecek güce sahip.

Kısacası, PKK’nın “yasaklı örgüt” olarak tanımlanmasıyla iş bitmiş değil.

Terörle mücadelede iş birliği sözünü yerine getirmesi ve PKK hakkındaki kararının gereğini yapması için Irak’a baskı yapmaya devam etmek gerekiyor.