İnsanoğlu büyük bir kötülük girdabında.

Sadece otuz yıl içinde iki dünya savaşı çıkardı, bu savaşlarda milyonlarca ferdini toprağa verdi.

Yetmezmiş gibi bin bir türlü kriz, iç savaş, silah, ihanet, hile icat etti.

Savaş hukukunu yerlerde süründürdüğü gibi, barışta da makul ve muteber bir hukuk koyamadı ortaya.

***

Çok açık ve çok net: Batılıların sevk ve idaresinde bu hale geldi insanoğlu.

En masum bir hareketten en korkunç bir suç çıkaracak zihni de, her masum hareketi her zaman suçlu ilan edecek paranoyayı da onlar ürettiler.

E=mc2’den atom bombası, dinamiti bulan adamın anısından barış ödülü çıkardılar.

Kötülük çeşidi o kadar arttı, o kadar arttı ki, bugün Londra’daki bir lunaparkta bir çocuğun başını okşayan adam “sübyancı”, New York’taki bir süpermarketten gübre almaya çalışan esmer bir genç “terörist” sayılıyor.

Dünya sıkışıp kaldı.

***

Belli ki bu böyle gitmeyecek. Belki bir süre daha bu kıskacın içinde debelenecek ve can vermeye devam edecek insanoğlu, ama pek yakın bir gelecekte bu dehşet düzeni son bulacak.

Çok büyük nüfus patlamalarına, çok büyük siyasi devrimlere, çok büyük sınır hareketlerine hazırlıklı olmak lazım.

Çünkü, göklerin ve yerin rabbi Allah, pek yakın bir zamanda yeryüzünün sevk ve idaresini bir kez daha bize verecek, en iyisini o bilir.

Asr-ı Saadet’in kahramanlarından, Ömer bin Abdülaziz’den, Fatih’in emannamesinden, Aliya İzzetbegoviç’ten ve Ahrar-ı Şam’dan tevarüs ettiğimiz tüm iyiliğe ve güzelliğe sıkı sıkıya sarılıp, dersimize iyi çalışmamız lazım.

Müslüman’a, Hıristiyan’a ve Yahudi’ye, siyah ile beyaza ve tüm dillere adaletle hitap eden Sultan Selahaddin; tarihi kahramanlarımızdan bir kahraman olarak kalmamalı bizim için; onun hatırası yarının sultanları ve yarının Selahaddinleri için eşi bulunmaz bir rehber olarak aramızda dolaşmalı.

El Aksa yarın (yarın, 16 Kasım’da) bizim olacak gibi hazır olmalıyız; Kudüs sokaklarında kardeşini şehit vermiş Müslüman delikanlının gazabını da, El Halil’de gasp ettiği evden çıkmamakta direnen Siyonist’in nefretini de, on yıllar önce terk ettiği yurduna dönmek isteyen Hıristiyan’ın hasretini de aynı anda yönetebilecek kadar hazır olmalıyız.

…ve tabi, Schmidt ile Merkel’in Almanya’sı, Sarkozy ile Hollande’ın Fransa’sı ve çok büyük demografik depremlere gebe Berlin ve Marsilya için de, geceyarısı evine hesapsız kitapsız baskın yiyen gariban Cezayirlinin, sokakta gördüğü her başörtülü kadına tiksintiyle bakan ihtiyar Alman’ın istikbali için de hazırlıklı olmalıyız.

***

Paris saldırılarına, Afganistan’a, Suriye’ye ve IŞİD ile onun kankardeşi İslamofobia malüllerine baktıkça ettiğim duam budur