Soğuk Savaş boyunca ve yüzyılın ilk yıllarında, ABD halkı için ucuz enerji sağlamak, İsrail güvenliğini desteklemek, terörle mücadele ve kitle imha silahlarının yayılmasını önlemek Amerikalıların öncelikleri arasındaydı.

Dördü de önemli olmaya devam ediyor ancak son yıllarda bazıları daha az kritik hale geldi. Lakin İsrail, önemli ölçüde ABD desteğinden yararlanmaya devam ediyor

İsrail-ABD ilişkisi, 2. Dünya Savaşı'ndan beri stratejik bir ittifak olarak tanımlanır; ancak bu ilişki, son yıllarda özellikle Gazze Savaşı (7 Ekim 2023'ten itibaren) bağlamında giderek artan negatif etkilerle anılıyor.

ABD, İsrail'e yıllık yaklaşık 3-4 milyar dolar askeri yardım sağlıyor ve bu destek hem ekonomide hem diplomaside hem de iç politikada maliyetler doğuruyor.

ABD'nin İsrail'e sağladığı yardım, 2. Dünya Savaşı döneminden beri yüz milyarlarca doları buluyor. Bu, doğrudan bir yük. 2023-2025 arası Gazze Savaşı sırasında ABD, bilinen 14 milyar dolarlık paket onayladı.

Bu kaynaklar, ABD'nin kendi altyapı veya sosyal programlarından (örneğin sağlık veya eğitim) çalınıyor gibi görünüyor.

Bu, “stratejik müttefiklik” kisvesi altında ABD'nin kaynakları Orta Doğu'da "yanıyor" anlamına geliyor.

ABD'nin İsrail'e koşulsuz desteği, Washington'ı Orta Doğu'da “tarafsız arabulucu” rolünden uzaklaştırıyor.

Devam edelim…

ABD’nin en etkili habercisi Tucker Carlson bu durumdan duyduğu rahatsızlığı cesurca dile getiren birkaç kişiden biri.

Tucker Carlson, Amerikan sağında ABD'nin İsrail'e verdiği desteği en yüksek sesle eleştirenlerden biri haline geldi.

Yorumları genellikle İsrail'in eylemlerini aşırı, ABD'nin müdahalesini Amerikan çıkarlarına zararlı ve İsrail yanlısı lobiciliği de yersiz yabancı nüfuz olarak nitelendiriyor.

Bu duruş, muhafazakâr çevrelerden sert tepkiler, Yahudi hakları savunucusu gruplardan antisemitizm suçlamaları ve bazı sol görüşlü eleştirilerle örtüşerek siyasi söylemde alışılmadık bir "nal" dinamiği yarattı.

Carlson, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarını sık sık "soykırım" ve "apartheid" olarak nitelendiriyor ve sivil kayıpları, Hristiyan yerleşimlerinin yıkımını ve toprak gasplarını vurguluyor.

Carlson İsrail bağlantılı ABD savaşlarına karşı izolasyonist "Önce Amerika" yaklaşımını benimser.

Özellikle İran'la ilgili olarak gerginliğin tırmanmasının; Üçüncü Dünya Savaşı, ekonomik çöküş ve sınır güvenliği gibi iç ihmallere yol açabileceği konusunda uyarıda bulunan Carlson, AIPAC (Yahudi lobisi) gibi grupları da ABD demokrasisini baltalamakla suçluyor ve Kongre'nin İsrail'e olan sadakatini "iğrenç ve ahlaksız" olarak nitelendiriyor.

Carlson'ın söylemleri, İsrailli yetkililer ve Anti-Defamation League (ADL) de dahil olmak üzere birçok kesimden tepki alıyor.