Allah u Teâla (c.c.) Kur’an’da: “Harıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür. (Âdiyât/1-8) buyuruyor. Dünya üzerinde insanlığın varolduğu günden beridir devam ediyor zulüm, işkence, katliam. Çünkü insan; hırs sahibi, doymaz, haset ve de nankördür. Her nerede bir insan öldürülüyor, toprağından sürülüyor veya mahkum ediliyor ise altında ekseriyetle mal sevgisi ve para hırsı olduğu görülür. Dünyada çağlar geçtikçe modern çağ ile yontma taş devri arasında hiçbir fark üretememiş o pek nankör ve de mal düşkünü insanlar dünyanın her yerinde mazluma, garibe zulüm ve işkence yaşatmaya devam ediyor.
Gün geçmesin ki daha iyi bir gelecek veya hayatta kalmak için başka dünyalara yelken açmak isteyen göçmen toplulukların toplu toplu ölüm haberleri bize ulaşmasın. Gün geçmesin ki gayesiz insanlara gaye sunmak adına savaşa yönlendirilmiş körpe bedenler, körpe zihinlerin acı haberleri anaların yüreğini dağlamasın. Gün geçmesin ki fuhuş çetelerinin eline düşmüş yüzlerce genç kızın ölümden beter halleri, yere bakan gözleri içimizi burkmasın.
Daha dün Libya yakınlarında batan ve göçmenleri taşıyan bir gemi 700 civarında insana mezar olmuştur. Bu acı olay hep içimizde sessizce büyüyen benzer acıların kronolojik sonuncusudur. İnsanlar yine göç yolundalar, yine birilerinin kölesi durumundalar. Güya ‘Modern çağdayız ve de kölelik kabul edilemez’ cümlesi her mikrofon başındakinin ettiği beylik laflardan birisidir. Ancak dünyada özellikle son yüzyılda belki de insanlık tarihinin tüm köle ticaretinden daha fazlası yapıldı, yapılıyor. Genç kızlara zorla fuhuş yaptıran bu insan tüccarları günümüzün adı belli olmayan köle düzeninde insafsızlığın dibini gösteriyorlar tüm dünyaya. Aleni olarak pazarlarda alınıp satılan insanların dışında farklı kölelik çeşitleri türemiş, bugüne kadar görülmemiş niceliklere ulaşmıştır. Örnekleri çoğaltmak, çeşitlendirmek mümkündür. Asıl olan sağduyulu insanlığın genişlemesine katkı sağlamaktır. İnsanlık adına derdimiz büyüktür ve dert edinenlerle bir arada olmak, bir diğer insana yaratandan ötürü kıymet vermek şiârımızdır.
Hülasa insan olabilmek ancak ve ancak Allah(c.c.)’a kul olabilmekle kaimdir. Allah(c.c.)’a kul olan insan ise kendisine köle edinmenin değil yüce yaratıcıya köle olabilmenin hesabını yapar. Allah(c.c.)’a emanet olun!