Afganistan’ın başkenti Kabil’in batısında Şii Hazaraların yoğun olarak yaşadığı bölgedeki bir eğitim kurumuna önceki gün düzenlenen saldırıda, 19 kişi öldü ve çok sayıda kişi de yaralandı.

Iraklı Şii lider Mukteda es-Sadr, saldırı sonrası yaptığı açıklamada, Afganistan’daki Şiileri hedef alan terör eylemlerinden Taliban’ın sorumlu olduğunu söyledi.

“Aşırı” olarak nitelediği Taliban hükûmetini halkını koruyamamakla suçlayan Mukteda es-Sadr, bugün Şiileri hedef alan saldırıların yarın Taliban’la aynı inancı paylaşmayan “mutedil” Sünnileri de hedef alacağını öne sürdü.

Uluslararası toplumu Afganistan’a müdahalede bulunmaya davet eden Iraklı Şii lider, “son zamanlarda aşırılıktan uzaklaşmaya çalıştığını” söylediği Suudi Arabistan’dan da yine Afganistan’a müdahale etmesini istedi.

Mukteda es-Sadr, Afganistan’da yaşayan Şiilere de birlik ve beraberlik çağrısında bulundu.

Iraklı Şii liderin Afganistan’daki terör eylemi üzerine yaptığı açıklama tutarsızlıklarla dolu.

Taliban hükûmeti, Amerikan askerlerinin Afganistan’dan çekilmesinden sonra ülkede huzur ve güveni sağlamaya çalışıyor.

Ancak Afganistan gibi yıllarca savaş koşulları altında yaşamış, farklı terör ve istihbarat örgütlerinin at koşturduğu bir ülkede sivilleri hedef alan eylemleri ve intihar saldırılarını tümüyle engellemek neredeyse imkânsız.

Irak’ta yaşayan Mukteda es-Sadr’ın bunu en iyi bilenlerden biri olması gerekir.

Iraklı Şii lider sanki bugüne kadarki saldırılarda sadece Şiiler hedef alınmış gibi konuşmuş ve Taliban’la aynı görüşte olmayan Sünnilerin de tehdit altında olduğunu söylemiş.

Oysa Amerikan askerlerinin Afganistan’dan çekilmesinden ve Taliban’ın ülkenin genelinde kontrolü ele geçirmesinden sonra gerçekleştirilen kanlı terör saldırılarında Şiiler kadar Sünniler ve hatta bizzat Taliban liderleri de hedefteydi.

Daha geçen ay Herat vilayetindeki Gazargah Camisi’ne cuma namazı esnasında düzenlenen ve DAİŞ’in üstlendiği bombalı saldırıda bölgenin sevilen alimlerinden biri olan ve Taliban’a yakınlığıyla bilinen Mevlevi Muciburrahman Ensari dahil çok sayıda kişi hayatını kaybetti.

Ağustos ayında da Taliban içindeki Hakkani grubunun önde gelen isimlerinden Şeyh Rahimullah Hakkani bombalı saldırıda öldü.

Afganistan’ı yakından takip edenler Taliban’la DAİŞ’in kanlı bıçaklı olduğunu bilir.

Dolayısıyla DAİŞ’in ya da Afganistan’ı karıştırmak isteyen istihbarat örgütlerinin düzenlediği saldırılardan Taliban’ı sorumlu tutmak mugalatadan ve bulanık suda balık avlamaya çalışmaktan başka bir şey değil.

Mukteda es-Sadr’ın en büyük tutarsızlığı ise yabancı güçlerin Irak’ı terk etmesini ve Irak’ın sadece Iraklılar tarafından yönetilmesini isterken uluslararası toplumu ve Suudi Arabistan’ı Afganistan’a müdahale etmeye davet etmesi olsa gerek.

Sadr grubu geçen yılki seçimlerde sandıktan birinci çıkmasına rağmen arzu ettiği çoğunluk hükûmetini kurmada başarısız olan ve müttefiklerinden de beklediği desteği bulamayan Mukteda es-Sadr, görünen o ki, “Şii-Sünni kardeştir” sloganını terk edip kendini mezhepçiliğe vererek “dünyadaki Şiilerinin hamisi” rolüne soyunmuş.

Fakat ilmî ve siyasi birikiminin yetersizliğine ek olarak dengesiz çıkışları sebebiyle o rolde de başarılı olma şansı yok.