Yaşamak denen şey yoruyor insanı. Vallahi yoruyor ve hatta çok yoruyor. Kaçmak, gitmek ve hatta bazen terk etmek zorunda bırakıyor. Buna cesaret edemiyorsun çoğu zaman, alışılmışın dışına çıkarsa insan öleceğini falan sanıyor.

Ya da belki bir tek ben öyleyim. Geçenlerde bir arkadaşımla tam da bu mevzuu konuşurken “Sen yengeç burcu musun?” dedi. Açıkçası ne şimdiye kadar merak ettim ne de bunun üzerinde kurulacak cümlelere itibar ettim. Ama doğum tarihimi söyleyince “evet” dedi “Sen yengeçsin” diye de ekledi. “Yani?” dedim. “Yani yengeçler böyledir, alışılmışın dışına çıkmayı sevmezler. Sahiplenirler ve terk etmezler. Bırakıp gitmezler”

Bütün mesele ve belki de suç, burcumdaymış yani! Bana öyle gelmiyor. Ya da öyleyse de bilmediğim bir konu olduğundan bilmeyen herkesin bilmediğine baktığı gibi anlamsız geliyor bana.

Beni yoran insan sanıyorum. Ederinden fazla kıymet verdiğim ve belki de gereksiz yere bunu yaptığım insan. İyi olsun istiyorsun, güzel yapsın, o da başarsın, hayali hakikat olsun falan ama canına yandığım çiğ sütü içmeyen yok ki bu dünyada. Ve hatta eskilerin cümlesi var hatırımda;

“Merkebe fazla kıymet verirsen kendini sultan tayı zannedermiş”

Çok uzunca zamandır kendimi onca işin içine gömüp de kaçırdıklarıma hayıflanıyorum. Oysa ben sadece okuyan adam olarak kalacaktım. Bunun hayaliydi bunca yaptıklarıma sebep olan. Hiçbir vakit bunun meslek olacağını, bir iş olduğunu düşünmemiştim. Sade ve temizdi. Ve o zamanlar kendime kaçacak ve sığınacak bir “Hira” bulmuştum ben. Orada olmuş ve orada aradıklarımı bulmuştum. Şimdi mi? Şimdi kimse yalnız bırakmıyor ki! Her taraf kalabalık ve hiç susmayan bir telefon var cebimde. Nereye gidersem götürdüğüm onlarca insan var zihnimde ve her birinin yerine düşünmekten çok yoruldum ben.

Bu bir yazı değil. Farkındayım. İçimi dökmek için bulacağım bundan daha tenha bir alan ve sizden daha iyi dinleyici yok ki? Dinliyorsunuz işte. Dertleşecek birini bulandan daha bahtiyar kim olsun ki dünyada. Ben yüz yüze konuşacağım birini bulamadığımdan belki de yazmak denen bir dehlizde ellerimi dil, kelimeleri ses yapmak için çırpınıp da duruyorum. Dünyanın suçu yok beni insan yoruyor.

Telefonum çalıyor şimdi.

Rüya bitiyor.

Dünya kapıdan giriyor.

İnsan yoruyor.