Dünya rekorları kırmaya namzet bir atletizm yarışçısı düşünün.

Ülke içindeki bir yarışta, pistte tüm hızıyla koşarken, formasının arkasından tutarak onu durdurmaya çalışan 20 kişiye rağmen rakiplerini açık ara geride bırakıp ipi göğüslemeye hazırlandığını hayal edin.

İşte Türkiye, tıpkı böyle bir maratondaymış gibi; son 20 yıldır hemen her yılına darbe planları, krizler, kaos organizasyonları, salgınlar, vandallar, teröristler, hendekler, kumpaslar, ekonomik saldırılar, ihanetler, işgal girişimleri ve savaşlar sığdırmış olarak 2023'ün eşiğine ulaştı.

Bırakın bizim gibi gelişmekte olan ülkeyi, Avrupa'da sosyal ve ekonomik altyapısını onlarca yıl evvel tamamlamış herhangi bir ülkede, yaşadıklarımızın çeyreği yaşansa taş üstünde taş kalmazdı.

İki yıldır pandeminin ve Rusya- Ukrayna savaşının etkisiyle tedarik zincirleri akamete uğrayan, tuvalet kâğıdı kuyruklarında birbirlerini ezen, gıda ve enerji kriziyle ne yapacaklarını şaşıran Avrupa’nın, varın bir de bizim yaşadığımız sıkıntıları yaşadığını hayal edin.

Kapıkule'de kocaman bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalırdık sanırım. 

Türkiye, son 20 yılda, sadece bu yıllarda ortaya çıkan engelleri aşmakla kalmadı aynı zamanda CHP'li tek parti döneminden başlayarak 2000'li yıllara kadar sirayet eden 80 yıllık devasa ekonomik ve sosyal yaralarına da neşter vurdu, cerahatini akıttı, temizledi.

40 yıllık PKK belasının, 60 yıllık FETÖ urunun, CHP'nin askeri ve sivil bürokrasiyi bir çıban gibi saran vesayet uzantılarının köküne kibrit suyu dökmekle kalmadı sadece...

Ekonomiyi, kültür, sanat ve sosyal hayatı çepeçevre kuşatan; milletin olanı milletle paylaşmamak için yalanla, dolanla, algı operasyonlarıyla gücünü muhafaza etmeye çalışan 3-5 bin ailenin hükümranlıklarına da son verdi Türkiye...

Ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın âdeta kellesini koltuğunun altına koyup verdiği bu canhıraş mücadele esnasında; dimdik, vakur, dirayetli ve gücüne de güç katarak yerel maratonun bitiş çizgisine ulaştı.

Şimdi önümüzde yeni bir maraton var. 

20 yıl boyunca içeride verdiğimiz mücadeleye rağmen gözümüzü diktiğimiz, hazırlanmayı ihmal etmediğimiz, kimi zaman iki parkurda eş zamanlı koşarak ‘yarışta biz de varız’ dediğimiz küresel bir maraton.

2023'te, milletin podyumuna çıkıp, geride kalan ve açık ara önde tamamladığı yarışın madalyasını boynuna takar takmaz, işte bu asıl büyük maraton başlayacak.   

Çocuklarımız, evlatlarımız çok nasipli...

Artık 2023'ten itibaren Türkiye'nin sırtından çeken, durdurmaya ve tökezletmeye çalışanlar, en zor parkurda dahi kendini kanıtlamış bir ülke için sadece sinek vızıltısı olacaklar.

Nasipliler, hem içeride hem dışarıda gerçek gücünü, dinamizmini gösterme fırsatı yakalayacak bir Türkiye'de yaşayacaklar.

Tüm engellere rağmen hepsi yeni baştan inşa edilen okullarından hastanelerine, köprülerinden havalimanlarına, Kızılelma’sı, Millî Muharip Uçak’ı, Siper’i, Tayfun’u, Atak’ı, uçak gemisiyle, en modern silah ve mühimmat sistemleriyle donatılmış kara, deniz ve hava gücüne, nükleer enerjisinden Türkiye'nin 2023 bütçesinin 10 katı büyüklüğündeki doğal gaz rezervlerine, birbiri ardına açılan petrol kuyularına ve en önemlisi millî bilinçle kuşanmış TEKNOFEST kuşağına kadar; altyapısını tamamlamış bir ülkenin yokuş aşağı koşusuna şahit olup eşlik edecekler.

2023'e işte bu heyecanla girdik.

Refahın, bolluk ve bereketin, bu büyük Türkiye'ye bugüne kadar ya da bugünü görerek yarın için inanan herkesin göğsünü kabartıp gelecek nesillere, çocuklarına ve torunlarına kuracağı "Bu büyük ve güçlü Türkiye benim de eserim. Bu ülkeyi yeniden kurup ayağa kaldıran büyük mimarın döneminde yaşadım ve ben de ona omuz verdim' dediği ve çok daha yüksek sesle haykıracağı vakitler geldi.

Ne demiştik; 'Türkiye'nin vakti geldi.'

'Türk, Müslüman olduktan sonra Türk'tür.' diyen Üstad'ın şuuru ve

merhum Yıldırım Gürses'in o fiyakalı ses tonuyla diyoruz ki:

‘Bekle dünya, Türkler geliyor!’