Elbistan’a giderken otostop yapan Ömer ile ön koltuğa sığdık. 50 kilometre boyunca o anlattı, ben dinledim. 7.7’lik depremde binaları yıkılmamış. Ailece evden çıkmışlar. “Depremde ölmedik o birkaç saat içinde soğuktan ölecektik. Elbistan’da böyle soğuk görmedim” dedi Ömer.

AFAD ekipleri o gece yıkılan 3 binaya koşunca ilk saatlerde binlerce kişi başının çaresine bakmış. “Girdik, bir mağazadan 17 battaniye aldık. O, 17 battaniye ile 50’den fazla kadın ve çocuğu donmaktan kurtardık. Mecburdum. Parasını da öderim gerekirse” dedi Ömer ve ekledi:

“Abi gıdayı anlarım ama ütü almak nedir? Bunu yapana utanmıyor musun diye bağırdım. Yahu gelsin ben vereyim parasını.”

BÖLGEDE ŞOK

İlk şoku atlatınca Elbistan’ı dolaşmış arabayla. “3-4 bina vardı sadece yıkılan” diyen Ömer, polis, itfaiye, belediye personelinin hemen intikal ettiğini kaydediyor.

Bu durum öğle saatlerine kadar devam etmiş. Kaymakamlık ve AFAD, dışarıda kalanlara barınma ve yıkımlara müdahaleyi değerlendirme toplantısındayken ikinci 7.6’lık deprem olmuş. Hatta ilçe sakinlerinden kaymakamın başına dolap düştüğünü de öğrendim.

Ne olduysa ondan sonra olmuş zaten. Kahramanmaraş, Elbistan ve diğer ilçelerde yaşayanlar panikle diğer şehirlere kaçmak için arabalarla yola düşmüş. 6 günde 80 bin nüfuslu Elbistan’ı 50 bin kişi terk etmiş.

ELBİSTAN BOŞALDI

Ömer, “Biz eve girmedik ama bir şey olmaz diyerek ya da kıymetli eşyalarını almak için eve girenler ikinci depremde yıkılan binaların altında kaldı” diyor.

Elbistan’da vefat sayısı 800 civarında. Yıkılan bina ise resmi rakamlara göre 500, benim öğrendiğime göre 1000 civarı... Evlerin boş olması, en az 20 bin can kaybını önlemiş yani. Elbette takdir Allah’tan...

Ailesini Ankara’ya bıraktığını, hem doğup büyüdüğü memleketine vefa borcu olarak hem de dayısını ve arkadaşlarını defnetmek için geri döndüğünü söyledi Ömer. “Ankara battı bana. Nasıl durabilirdim orada.?” diyor.

Abi görüyor musun biz Elbistan’ın adını duyurmaya çalışıyorduk. Şimdi dünya öğrendi. Keşke öğrenmeseydi” cümlesi ciğerinden geldi âdeta…

Elbistan’da bir başka Ömer’i de enkaz başında tanıdım. Tarih öğretmeni. O da ailesini Ankara’ya götürmüş. Elektronik merakı sayesinde, Ankara’da cebinden bir teleskopik enkaz dinleme cihazı satın alıp hemen Elbistan’a dönmüş. Ve AFAD’a kaydını yaptırıp ekiplere katılmış. Elbistan’a gece yarısı ulaştık. Zifiri karanlık ve kesif bir koku vardı. Yolu bulmaya çalışırken bir arama kurtarma çalışmasına denk geldik. 03.00 civarıydı. Ekiplerin çalışmasını takip etmek için arabadan indiğimde titreyerek arabaya attım kendimi. Termometre -17’yi gösteriyordu. Üzerime, işaret dili tercümanı olarak belki faydası olur diye eşlik etmesini istediğim kardeşimin montunu da alıp tekrar indim. Bu kez de 1 saat dayanabildim ve ekiplerin çalışmasını bitirmesini kaloriferli arabada bekledim. Ve sonra öğrendim ki 45 kişilik ekip bir termal kamera ile ısı tespiti nedeniyle tam 12 saattir çalışıyormuş. Maalesef olumsuz sonuçlandı. Hepsinin de morali bozulmustu. O dondurucu soğukta insan sahada çalışan on binlerce gizli kahramana çok büyük saygı duyuyor. Hepsinden Allah razı olsun. Kim ne derse desin, iyi ki varsınız.