Hangi gözle bakarsanız bakın, hangi taraftan olursanız olun…

Objektif bir değerlendirme yaptığınızda görürsünüz ki toplumun bir kesiminin içinde tarifi imkânsız bir nefret dili var.

Ülke ikiye bölünmüş durumda maalesef.

Bu kutuplaşmayı bir yerlere özellikle hükümete yıkmaya çalışıyorlar.

Hükümetin ve taraftarlarının kutuplaşmaya katkısı var bu inkâr edilemez.

Seküler kesim ne güzel ‘al gülüm ver gülüm tarzında’ bir yaklaşımla ülkeyi idare ediyordu.

Ülkenin her türlü kaynağına çöküyor kimseye hesap da vermiyorlardı.

Gelene ağam gidene paşam diyorlar zevk ü sefalarından zerre ödün vermiyorlardı.

Gelen onlara ağalık yapmaz ise hemen paşam dediklerine emir veriyorlar, paşaları da gereğini yapıyor yine ülkemi onların arpalığına çeviriveriyorlardı.

Menkul ve gayrı menkul ne varsa onlara tahsis edilmişti.

Resmen ülkemizin en güzide yerlerini parsellemişlerdi.

Patronlar kulübündeki zenginlerin nasıl zengin olduklarını araştırın ne demek istediğimi anlarsınız.

O patronlar kulübü de bu seküler kesimin gönüllü sponsoru idi.

Sanatçı kılıklı şaklabanlarından tutun da spor camiasına kadar hepsi ülkemin öz kaynaklarının üzerinde kulaç atıyordu.

Henüz çocukları doğmadan servete konuyordu.

Çok zeki olduklarından, ticaretten iyi anladıklarından zengin olduklarını düşünen varsa… Onlara da vakit buldukça güleriz.

Devlete ait her türlü tesisler bunların eğlence mekânı idi. Devletin kasasından eğlenceler gırla gidiyordu. Devletin makam araçları bunlara ve ailelerinin diğer fertlerine tahsisli idi. Bakmayın “resmi hizmete mahsustur” yazdırdıklarına…

Şimdilerde bir makam sahibi çocuğunu okula resmi arabayla bıraksa veryansın ederler oysa kendileri geceli gündüzlü inmiyorlardı makam araçlarından.

Devlet onlarındı.

25 yıl öncesi yurt dışı gezileri incelemeye alınsa; devletin imkânlarıyla kimler hangi ülkelerde nasıl eğlenmiş görürsünüz. Bu ülkeyi yöneten başbakan bile yurt dışında kumar oynarken yumruklandı, varın gerisini siz düşünün…

İşte tüm bunları ellerinden bu hükümet aldı.

Aldıktan sonra da kutuplaşmanın baş sorumlusu oldu.

Müslümanların kurdukları holdinglere “yeşil sermaye” diye kilit vuranlar Müslümanların gelişmesini de engellemiş oluyorlardı.

Zengin olunacaksa onlar zengin olacaktı.

Sonra muhafazakârların da önü açıldı bu hükümet döneminde.

Üstelik sürekli önü tıkanan muhafazakârlar, kendi önünü tıkayan seküler kesimin gelişmesine asla karışmadı.

Herkes adil bir şekilde pastadan payını aldı.

Ama buna bile tahammül edemediler.

Beşli çete yaygarası kopardılar. Kendileri ülkeyi talan ettikleri halde.

Şimdi seçimi kaybettiler tekrardan başladılar nefret diline.

Helalleşeceğiz diyenlerdi bunlar…

Ağızlarından cerahat akıtıyorlar her platformda…

Bunlardan ülkemizi Allah koruyor…

Destek verdikleri adama etmedik hakaret bırakmıyorlar seçimi kaybetti diye ama ona destek verene aydın diyorlar aynı zamanda…

Bize de eğlence çıkıyor ama ülkemizin geleceği açısından vahim bir durum olduğundan fazla gülemiyoruz bu ucube duruma…