Çocuklarımızın başarısını tâbii ki sınavla ölçmeliyiz.

Sınav kadar önemli ve değerli olan ne var ki?

Hem de sınavlarda yalnızca kuru bilgiler sormalıyız.

Çocuklarımıza hayatta gerekli olan şeyleri sormamalı onları daha fazla yormalıyız.

Onları şimdiden yoralım ki, ileride daha büyük sorunlarla karşılaşınca sıkıntı çekmesinler.

Sekizinci sınıfa giden çocuğun beynine kuru bilgiden başka bir şey girmesine engel olalım.

Perdelerini çekelim pencerelerin, hatta eve güneş de girmesin, belki kuşları görür aklı özgürlüğe falan takılır aman diyeyim.

Lise son sınıfa giden çocuğa da aynı tarifeyi uygulayalım.

Göğe bakmasın çocuklar.

Okula da gidip gelmesinler.

Gitmediler de nitekim. Son sınıfta okula mı gidilirmiş?

Hazır yiyeceklerden sipariş verelim ki başka vitaminler almasın çocuklarımız, ola ki ev yemeklerinden yerler de kanları kaynar dışarı çıkmak, baharın havasını teneffüs etmek isterler.

Sonra tekrardan eve, perdeleri kapalı odalarına girmek istemezler.

Devlet olarak ailelere de destek olunsun. Çocuğunu dışarı çıkarmayan ailelere destek primi verilsin.

Sınavlarda daha zor sorular sorulsun.

Daha keskin bilgi avcılığına çıkılsın.

Keskin nişancılar alınsın sınav hazırlayan komiteye…

Öyle sorular sorulsun ki…

Çocuklar eve kapanıp dışarıda olan bitenden mahrum olsun.

Neme lazım, dışarıyı bilmek kimin ne işine yarayacak?

Lise ve orta son sınıf öğrencisinin bahçeye çıkıp çilek topladığını düşünsenize şu mevsimde?

Aman Allah’ım!

Çileğin, kirazın tadına varan bir çocuk ders kitaplarıyla, test kitaplarıyla haşır neşir olur mu tekrar?

Devletimize, bakanlığımıza, öseyememize Rabb’im zeval vermesin…

Sordukları sorulara bakınca ne kadar haklı olduklarını görüyorum.

Yarış bu arkadaş!

Bilmiyorsan pisti meşgul etmeyeceksin!

Pirenin bacağının kaç milimetre olduğunu da soracağımız günler gelecek…

Devenin bacağının kaç santim olduğunu sorsalar sanki çocuklar bilecek de…

Deveyi bırak, at gören çocuk sayısı kaç tane ki?

Hayattan kopardığımız çocukların, üretim ne demek bilmeyen çocuklarımızın, domatesin bahçede değil de fabrikada üretildiğini zanneden çocuklarımızın ülkemiz ekonomisine ciddi katkıları olacak hiç kimse endişe etmesin.

Bir tık uzağındaki “sentetik yiyecek” üreten firmalara verdikleri siparişle devletin o firmalardan alacağı vergiyi düşünseniz ya?

Sentetik, organik olmayan yiyeceklerle büyüdüğü için de ilaç firmalarını zengin edecekler. Sağlık personeli ihtiyacı doğacak, birçok insanın istihdam edilmesine katkı sağlayacaklar.

Sonra erkenden ölüp gereksiz yere oksijen de tüketmeyecekler.

Sınavlar gerçekten oldukça önemli…

Daha değişik sınav türleri de geliştirsek de, anasınıfından itibaren çocuklarımız yabancı dil falan öğrenmeye mecbur edilse.

Olmuyor böyle ama?

Öseyeme uyuma…

Üzerine düşeni yap!