Bir gazetenin başyazarı, bir Hüseyin Üzmez vardı.

83 yaşında cezaevinde vefat etti.

14 yaşındaki bir kız, ‘bu adam bana defalarca tecavüz etti’ deyince tutuklanmıştı.

Sadece eşi ve avukatı ona inanmıştı.

Avukatı, kızın polisteki ifadesinde pantolon, savcılıkta etek demesinden, ‘defalarca tecavüz’ beyanına rağmen adli tıp raporunun bakire gelmesinden yola çıkarak yalan konuştuğunu hem ispat etti ve hem de itiraf ettirdi.

Karşı tarafın itirazı sebebiyle Hüseyin Üzmez’i salıvermediler.

Mahkeme devam ederken 16 yıllık cezasını çekmekte olduğu hapishanede vefat etti.

28 Şubat’ın bu muazzam film platosunu yeniden kurabilmek ve darbe sürecini dalga dalga yeniden hayata geçirebilmek için çalışıyorlar.

Senaryo hep aynı;

Bütün şeyhleri sapkın gösterebilmek için bütün sapkınları şeyh olarak göstermek.

Sosyal medyadan düğmeye basmışlar.

Asıl gayeleri; sadece şeyhler yetmez, bütün Müslümanları sapkın göstermek, itibarsızlaştırmak…

Bu ülkede bir tek Müslüman bile kalmış olsa teslim alamayacaklarını bildikleri için yapıyorlar bunu…

Tecrübeyle sabittir, bakınız;

İstiklal Marşı’ndan mülhem ‘…Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak…’; ‘15 Temmuz kalkışmasına karşı halk hareketi, intifada…

İsmet Özel’in vakti zamanında aklına takılan sorusunu güncelleyerek yeniden sormak istiyorum;

‘Bu laik, çağdaş, modernist, seküler, ateist zümrenin kendilerini güvenlikte hissetmeleri için Yunan veya Fransız, İngiliz, Rus veya Amerikan uçaklarını Türk semalarında görmeleri mi gerekiyor?’

Sapkın bir şarlatanın kendilerine açmış olduğu hareket alanından fütursuzca saldırıyorlar;

“Tekke ve zaviyelerin neden kapatıldığını hala anlayamadıysanız, çoluk çocuğunuzu gönül rahatlığıyla din adamlarına, şeyhlere emanet etmeye devam edebilirsiniz”

İddia ediyor ve hodri meydan diyorum;

400 yıllık Osmanlı topraklarının tamamında, 100 yıllık Cumhuriyetin daracık sınırlarında yaşanılandan çok daha az sapkınlık, tecavüz, kadına şiddet ve çok daha az kadın cinayeti vuku bulmuştur.

Bunu kendileri de biliyorlar, yani farkındalar…

Asıl niyet başka, o da şu;

İsmet Özel’in sorusunu güncelleyerek aldığım, 8 Temmuz 1993’te yayınlamış yazısının son kısmı;

“Müslümanlar haysiyetli, yurtsever, millet bütününün selametini kapsayan bir siyaset lehine ağırlıklarını koydukça sol görüşler ve bu görüşlerin şampiyonları toplum hayatında hak edilmiş bir yer bulamıyor.

İslamî dönüşümün Türkiye için ideal toplum tasarımı olmaktan ziyade bir zaruret haline geldiği günden güne daha belirginleşiyor.

Ülkemizde dünya sistemine teslimiyeti ifade eden bütün politikalar iflas etmiştir.

Türkiye İslam’dan uzaklaşmanın rantını yiyememiştir. Batılılaşma ülke insanı için bir tuzak yemi olarak kullanılmış, İslam kimliğinden kopma karşılığında vaadedilen ücret ödenmemiş, Türkiye elini verdiği için kolunu kurtaramamıştır”

Evet, Bu laik, çağdaş, ulusalcı zümrenin kendilerini güvenlikte hissetmeleri için Yunan veya Fransız, İngiliz, Rus veya Amerikan uçaklarını Türk semalarında görmeleri gerekiyor.