“Allah kimseyi muhtaç etmesin, yokluğunu da göstermesin.”

Anadolu insanı hastaneler, doktorlar için bu tabiri kullanır.

Millete reva görülen ahırdan bozma sağlık sistemini dönüştürmek için 20 yıldır var gücüyle çalışan Erdoğan, Türkiye’yi Avrupa’dan da ileri bir sisteme ve konfora kavuşturdu.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın görevi bırakması sonrası Müezzinoğlu ve Demircan dönemlerinde gevşeme oluşunca ne yazık ki hastaneler yeniden eski hantal anlayışın esiri olmaya doğru yüz tuttu. FETÖcülerin de suistimaliyle dönüşüm kesintiye uğradı.

Fahrettin Koca ile birlikte de sistem yeniden sağlıklı işler hale dönüştü.

Ancak insan faktörü en mükemmel sistemi bile zaafa uğratabiliyor.

Son bir ay içinde önce ortopediyi ilgilendiren küçük bir kaza, ardından da koronavirüs şüphesi sebebiyle hastaneleri ziyaret etmek zorunda kaldık.

Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü döneminin son kalıntılarından biri olan Okmeydanı’ndaki ortopedi kliniğinde 4 gün boyunca tuvaleti banyosu olmayan 4 kişilik bir hasta koğuşunda misafir olduk. En az 40 kişinin ortak kullandığı tuvaletleri kullanmak mecburiyetindeydik.

Koridorlarında bir tane bile dezenfektan yoktu.

Hükümet yeni binayı yapıp vatandaşın hizmetine sundu. Taşınma bitince bu eksikler de tamamlanır.

Ancak ameliyatınızı yapan doktorun yanınıza gelip ‘ameliyatı ben yaptım, güzel geçti, şu işlemleri yaptık’ demesi gerektiğini de Sağlık Bakanı’nın mı söylemesi gerekiyor?

Bir vesile doktoruyla karşılaşınca asistanının gelişi güzel bilgilendirmesinin yeterli olduğunu ifade etti kendisi. Kapalı ameliyat yapılacağı söylendi, açık olduğunu taburcu olurken epikiriz raporundan öğrendik. Şükür olsun, ameliyat iyi geçmiş, sonrasında da el yordamıyla yolumuzu bulduğumuz ve bilinçli olduğumuz için sağlık noktasında bir sıkıntımız olmadı.

Hakeza, elindeki kocaman iğneyi parmak kadar çocuğun gözünün içine sokarak gelen, ağlayan çocuğu sus diye azarlayan hemşirenin ne yapması gerektiğini de mi Bakan söyleyecek? Ortopedi gibi ağırlıklı çocukların uğrağı olan klinikte görev yapan hemşireyi çocuk psikolojisi üzerine eğitmek Bakan Koca’nın değil hastane yönetiminin görevidir.

Bu tedaviyle ilgili sağlık sistemi sebebiyle yaşadığımız tek sorun, ameliyat olmuş bir hasta için dahi kontrol randevusu alamamak oldu. Epikiriz raporunda özellikle randevusuz gidilmemesi, acile başvurulmaması gerektiği vurgulandığı ve herhangi bir bilgilendirme yapılmadığı için zorunlu olarak randevu peşinde koştuk ancak üç haftadan önce randevu almak mümkün olmadı.

Bu süreçte gittiğim İstanbul Eğitim Araştırma Acil Servisi’nden de gayet hızlı ve güler yüzlü hizmet aldım. Muayene ve tahliller yarım saat sürdü. Burada da yine sistemin insan faktörüyle nasıl içinden çıkılmaz hale dönüşebileceğini gösteren bir başka önemli detay vardı.

Kan numunesi verdiğim koltuğa benden hemen önce virüs riski nedeniyle takipte olan iki hasta oturdu. Ne yazık ki hastalar, görevli sağlık memuruna risklerini söylemediği için hem görevliyi hem diğer hastaları bulaş riskine maruz bıraktı. Görevlinin durumu öğrenince nasıl telaş yaşadığını gördüm. Acil servis girişinde doğru yönlendirmeleri yapması gereken görevlilerin ihmali sadece hastaların değil sağlık çalışanlarının da hayatını riske atmıştı.

Tomografi sonucuna göre sürüntü testi için yönlendirildiğim noktada ise 20 kişiyle 1 saate yakın aynı sırada bekledik. Bu esnada maskeye ve temasa dikkat etmeseniz, sık sık açık havaya çıkmaya özen göstermeseniz virüs kapmanız işten değil. Hamdolsun, testim de negatif çıktı. Allah hepimizi muhafaza etsin.

Doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık çalışanları büyük bir özveriyle hayatlarını riske atarak çalışıyor. Ancak içlerindeki çürük elmalar, ne yazık ki her seferinde ‘sağlık çalışanına şiddet’ kılıfına sığındıkları için ihmalleri, beceriksizliklerine yönelik en küçük bir itiraza dahi tahammül göstermiyor.

Bu tabloda Bakan Koca, önceki gün, her yıl milyarlarca lira ödediğimiz aşıların ve korona aşısının milli ve yerli olarak faz 2, yani insan üzerinde deneme aşamasına geçtiğini duyurdu.

Sağlıkta dışa bağımlılık azaldıkça provoke etmek isteyenler de çoğalıyor.

Tabipler Birliği gibi oluşumlar biraz da bu yüzden Bakan Koca’ya saldırıyor.

Diğer yandan Erdoğan’ın zirveye çıkardığı sağlık sistemini korumak da vatandaşa düşüyor.

Keyfi olarak sağlık hizmetini aksatanları gerekli mercilere şikâyet etmek gerekiyor.

Sağlıcakla kalın.