Tüm dünyada, dilediği coğrafyaların, dilediği şekilde ışıklarını kimin yaktığı apaçık bir bilgidir! Ancak bu bilgiye haiz olmak için önce iman etmek gerekir!

O ışığın şavkının nereye kadar aydınlık saçacağına da, Kitabımızdan öğrendiğimiz; kavimlerin de kaderi olduğu hakikatini de Âlemlerin Rabbi Allah tayin etmiştir. Kıyamete kadarda bu tayin devam edecektir.

İlahi kudretin koordinasyonuna imanımızla, bir de insani gayretler ile dünya ikametimizin mesuliyet bilincine sahip olmak gerekiyor. Çünkü, dahlimiz dairesince dünyamızı tahayyül, tasavvur ve inşa, etme mesuliyetimiz olduğunu unutmamalı. Ki, bu cüz’i iradenin imtihana tabi oluşunun ve insanlığın kaderini belirlemekteki rolün ehemmiyeti demektir.

Bu çerçeveden kendi coğrafyamızın yönetimini seyredince, son yüzyılın tüm ezberlerini bozarak demokratik bir yöntemle halk tarafından seçilmiş bir Cumhurbaşkanımızın olması aziz milletimizin iradesi olmakla birlikte, millete biçilmiş kaderin bir ikramıdır!

“Batı/lı” gündeme taşımaktan daha fazlasını hedefleyerek, 100 yıllık yaptırımlara meydan okuyan, ümmetin ve milletinin sesi olan, bu zor, bu ağır ve zahmetli vazifeyi O’na kader olarak tayin ederek bu cennet vatana, necip millete lütfeden Rabbimize şükrümüzü eda edecek gayretle nefes alıp verelim.

“Hak” bildiğimiz dini inancımız, ehven bulduğumuz siyasi tercihimiz dairesinde, seyretmeliyiz ülkemizi, kendimizi ve dünyayı.

Yapıcı eleştirilerimizle kendi eksiklerimizi tamamlayalım. Birbirimizi, yönetimimizi onaralım.

Bir tecessüs salgınıdır gidiyor aramızda. Bizi ilgilendiren “Hak” ise onda ısrarlı, “Batıl”a ise mesafeli olalım.

Tıpkı Batıl ehlinin yaptığı gibi… Demokrasi türküleri eşliğinde katliamlar yapıp, insan haklarına dair demeçler verebiliyorlarsa, bildiklerini okuyup dünyayı kana boyuyorlarsa, bir karıncanın canından kendini mesul tutan Müslümanlar, saf inancına sadık, davasına pervane, gayretinde neden ısrarcı olamayıp Batıl olan ile ilgili ilgisiz meşgul olur ki?

Sosyal medyada, şer odaklı paylaşımlar neden bizlere bizim kardeşlerimiz vasıtasıyla erişir ki? Kendi çocuklarımızın aklını bulandırmakta payımızın olması ne ile izah edilebilir ki?

Bilirsiniz bu fıkrayı; Nasreddin Hoca çarşıda dolaşırken, adamın birisi, "Hocam, az evvel buradan bir tepsi börek gidiyordu" demiş. Hoca, "İyi de bundan bana ne!" demiş. Adam, "Ama hocam börek sizin eve gidiyordu" deyince, Hoca, "Peki ama bundan sana ne!" cevabını vermiş.

Evet Batı/lın inkar, iftira ve kumpas yüklü söylemlerinden bize nedir ki?

***

Büyük nimetlere mazhar olmuş bir coğrafya, büyük lütuflarla tezyin edilmiş bir millet olarak, dini, siyasi, içtimai ve sair alanlarda eylediğimiz ve söylediğimizle “Hak” olanın taşıyıcısı olalım inşallah.   

Hamd vesilesidir ki, vatanını, milletini seven, yüzyılın en zorlu döneminde devletini rahatından vazgeçerek yöneten, aldığı kararlar, girişimler ile dünya siyasetine yön veren, dünya lideri olma vasıflarına haiz Cumhurbaşkanımız var! Bu ülkede hainlere göğsünü siper etmekten korkmayan bir milletimiz var!

“Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un!/ Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun./ Nur yolu izinden git, KILAVUZ’un!/ Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun!” diyelim ve yürüyelim…