Sünnilik, Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezheplerinden meydana gelse de Livaneli’nin solculuğun karşısına ‘konuşlandırdığı’ Sünniliğin içinde Kürtler yok…

Müzisyen, yazar, yönetmen ve siyasetçi ve demek ki sosyolog Zülfü Livaneli, “Baykal solcu muydu? Alakası yok. Tipik bir Sünni, sağcı; Kürtleri, Alevileri, ezilenleri sevmez” sözleri sosyolojik olarak fazla tartışılmadı.

Onun bu ‘saptamasına’ sadece Baykal’a ağır hakaret olarak, körün fil tarifi gibi yaklaşıldı; boru gibi hortumu var, ayakları ağaç kadar kalın, dişleri çok büyük vs. vs…

Hâlbuki Livaneli’nin Sünnilik ile solculuğu birbirine yakınlaştıramaması, yakıştıramaması cumhuriyet aydını için bir yeni muhasebe ve kavramlarla hesaplaşma kapısını aralama ihtimali taşıyor olması bakımından önemliydi.

Livaneli tipik Sünniliğe ‘Alevi olmamak’ şeklinde bir anlam yüklüyor.

Ve tipik Sünni tanımına, Kürt ve Alevi karşıtı diye de bir ek yapıyor.

Kürtleri de Sünnilik dairesinden çıkartıyor.

Cümlesindeki ezilen kelimesi Sosyalizm’i akla getirsin diye bilinçaltına sondaj çalışması…

Sünnilik, Hanefi, Şafi, Maliki ve Hanbeli mezheplerinden meydana gelse de Livaneli’nin solculuğun karşısına ‘konuşlandırdığı’ Sünniliğin içinde Kürtler yok…

Türkiye'deki nüfusun çok büyük bölümünü oluşturan Sünnileri solcu olarak kabul etmeyen Livaneli’nin, sorsan çağdaş, sorsan laik, sorsan ilerici, sorsan modern ve sorsan batıcı olarak tarifleyeceği solculuğun muhtevasında bir değer olarak İslami kültür, bir hayat tarzı olarak Müslümanlık ve rengini İslam’dan almış Türklük yer almıyor.

Çok normal; ‘Şaman ol, Müslüman olma!’

Kendilerini olsa olsa coğrafi olarak Sünni ve klasik manada ‘siyasi yelpazenin solundayım’ şeklinde tarif eden sosyal demokratların, Kemalistlerin ve her renkten solcuların Livaneli’nin ortaya koyarak belirginleştirdiği sosyolojik cendereden kurtulabilmeleri mümkün olamamaktadır?

İçlerinden hem Sünni ve hem de solcu olunabileceğini; muhtevasında bir değer olarak İslami kültür, hayat tarzı olarak Müslümanlık ve rengini İslam’dan almış Türklüğün yer alabileceğini Livaneli’ye gösterebilecek bir babayiğit bir türlü çıkartamamaktadırlar.

Acaba Alevileri kafakola alarak Kemalizm’in bekçiliği görevine süren Livaneli ve türevlerinin, Şafi olan Kürt gerçeğini görmezden gelerek ve bu gerçeği örtüp görünmez hale getirerek onları hangi vazifeye sabitlemek istiyor olabilirler?

Ben söyleyeyim; HDPKK’giller safına…

Oysa dinlerinden ve mezheplerinden rahatsız olmayan Kürtlerin Livaneli’nin tanımlamasındaki tehlikenin farkında olarak İslami değerlerinin muhafazası cephesinde gönüllü olarak ve ölümüne yer aldıklarını tarih bize göstermiş ve göstermektedir.

Engereğin Gözü’ndeki BAAS kamaşmasıdır…