İslam dünyası mübarek Kurban Bayramı’na hazırlanırken İsrail ordusunun yoğun saldırılarıyla harabeye dönen Gazze Şeridi’nde 2,5 milyona yakın Müslüman açlık çekiyor.

Gazze Şeridi’nde yaşanan açlığın sebebi yeterli miktarda yardım yapılmaması değil, işgal ordusunun uyguladığı kuşatma sebebiyle yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılamaması.

Uluslararası hukuka aykırı bir şekilde açlığı Gazze Şeridi sakinlerine ve Filistin direnişine karşı silah olarak kullanan İsrail, insani yardım girişine izin vermiyor.

Koskoca İslam dünyasının Gazze Şeridi’ne ilaç, tıbbi malzeme, yiyecek ve içecek ulaştıramaması tüm Müslümanlar için utanç verici.

Fakat bir İslam ülkesi var ki söz konusu utançtan en büyük pay ona düşüyor.

O ülke, Gazze Şeridi’nin komşusu Mısır.

Şu sorunun cevabı Mısır’daki mevcut yönetimin sorumluluğunu çok açık bir şekilde ortaya çıkarıyor:

“Bugün Mısır’ın başında Abdülfettah es-Sisi değil de Muhammed Mursi olsaydı Gazze Şeridi bu durumda olur muydu?”

Cevabın “Hayır” olduğunu herkes biliyor.

İsrail ordusu Kasım 2012’de Gazze Şeridi’ne savaş açtığında Mısır’da cumhurbaşkanlığı koltuğunda Mursi oturuyordu.

“Gazze’yi asla yalnız bırakmayacağız” diyen Mursi’nin uyarısı üzerine savaş birkaç gün içinde sona erdi.

Mursi’yi deviren askeri darbeden sonra Gazze Şeridi sınırındaki tünellerin hepsi kapatıldı.

Diğer bir ifadeyle Gazze Şeridi’nin nefes borusu kesildi.

Mevcut Mısır yönetimi Gazze Şeridi’ne insani yardım girişine izin vermemesine bahane olarak İsrail ordusunun yardım kamyonlarını vurabileceğini söylüyor.

Darbe yanlısı gazeteciler de Kahire’nin Gazze Şeridi’nde yaşananlara seyirci kalmasını, “Mısır’ın savaşa girmesini mi istiyorsunuz? İsrail’in nükleer silahı var.” diyerek savunuyor.

Oysa Mısır’ın savaşa girmeden de yapabileceği çok şey var.

En azından Refah Kapısı’nı açıp yardım kamyonlarının girişine izin verebilir.

İsrail ordusunun saldırı ihtimalini göze alarak girmek isteyen gönüllüler Gazze Şeridi’ne girer.

Açlıktan kıvranan çocuklara yardım ulaştırmak için şehit olmayı göze alanlar mutlaka çıkacaktır.

Dünya Müslüman Âlimler Birliği Genel Sekreteri Ali Muhyiddin el-Karadaği, Ocak 2024’te Gazze Şeridi’ne gitmek için âlimlerden bir heyet oluşturduklarını ve Mısır Dışişleri Bakanlığı’na başvuruda bulunduklarını açıklamıştı.

Kahire, “Sonunda şehadet olsa da Gazze Şeridi’ne gireceğiz” diyen el-Karadaği’ye ve ulema heyetine talep ettikleri izni vermedi.

İslam ülkelerinin ve hatta İspanya gibi Filistin konusunda duyarlı Batı ülkelerinin desteğiyle oluşturulacak bir koalisyon gözetiminde Mısır üzerinden sokulacak yardımların Gazze Şeridi’nde dağıtımı yapılabilir.

Türkiye’nin de böyle bir koalisyona en ön safta destek vereceğine eminim.

Rahmetli Mursi’nin yaptığı gibi ciddi bir irade beyanı dahi İsrail’e geri adım attırır.

Gazze Şeridi için Mısır kilit ülke ve iman varsa imkân da vardır.

Ancak her şeyden önce Mısır yönetiminin Gazze Şeridi sakinlerine gerçekten yardım etmek istemesi gerekir.

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in masum sivilleri öldüren İsrail ile ilişkileri kesme çağrısını “akıllıca bulmayan” Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu’l-Ğayt gibi yetkililerin açıklamaları Kahire’nin Gazze Şeridi’ne yardıma pek de istekli olmadığını gösteriyor.