2012 yılında hayatımıza giren Kentsel Dönüşüm’ün üzerinden beş yıl geçti. Bu süre içinde birçok bina yerinde dönüştü, birçok alan riskli alan ilan edildi. Kervan yolda düzülür misali biz de eksikleri, hataları bu süre içinde yönetmeliklerle gidermeye çalıştık. Oldu mu peki! Olmadı… Ondandır ki geçen hafta Ankara’da en önemli şehircilik şuralarından biri yapıldı. Şuranın önemli gündem maddelerinden biri kentsel dönüşümdü.

Şuranın açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugünkü şehirlerimiz insan fıtratını değil bireysel hırsları merkeze alan bir bakış açısıyla inşa ediliyor, huzur vermiyor, ruh yok derken ortaya çıkan şehirleşmeden yapılarından memnun olmadığını dile getiriyordu. Her fırsatta İstanbul’daki gökdelenlerden rahatsızlığını, İstanbul siluetini bozan yapıları dile getiren Cumhurbaşkanı, bunların düzeltilmesini de ısrarla istemişti. Düzeltildi mi; tabii ki hayır. Yapanın yanına kar kalan bir anlayışla hırslarımıza yenik düşen benliğimizle devam ettik. Zeytinburnu’ndaki tarihi silueti bozan kuleler, Silivri’den Tuzla’ya neredeyse tüm sahili ele geçirmiş gökdelenler, emsal artışıyla ilerleyen dönüşüm süreci ve yatay değil “Gökyüzü bizim neden daha yukarı daha yüksek yapmıyoruz” diyen anlayışla ilerleyen kafalarımız oldu bizim. Sonuç ortada birbirine benzemeyen, şehir dokusuyla, tarih ve sanatla birleşmeyen acayip bir şey yaptık.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, şurada önemli açıklamalar yaptı. Yerel yönetimlerin sorumluluğuna değindi. Kentsel dönüşüm sürecinde ortaya çıkan yanlışları dile getirdi. Ortaya çıkan şehirleşmeden memnun olmadığını yapılacak çok iş olduğunu defalarca söyledi. Aksayan yönlerimizi revize edeceğiz yeni formüller bulacağız dedi. Bunları duymak gerçekten güzel. Açıklamalar içimizi aydınlatıyor. Özlemle beklediğimiz şehircilik modeli nihayet bundan sonra ortaya konacak diyor insan. Ruhumuza, doğamıza, fıtratımıza uygun inşa edilecek bir şehirleşme bundan sonra niye olmasın. Nur topu gibi gökdelenlerimiz oldu bizim doğru ama yolun daha çok başındayız. Çocukluğumdaki Değiş Tonton çizgi filmindeki gibi, haydi değiş tonton bundan sonrası için…

Yerel yönetimlere büyük sorumluluk düşüyor yeni süreçte. Diyeceksiniz ki “Zaten sorumlulukları yok muydu?” Olmaz mı… Sorumluluklarının altından kalkamıyorlarsa, verilen imarların, emsal artışlarının hesaplarını veremiyorlarsa, uygunsuz bir yapıyı yıkamıyor veya tıraşlayamıyorsa, ruhsatını iptal etmiyor, ceza kesemiyorsa, imar inşaat ruhsat işlerinde ki tüm sorumluluklar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilsin. Bakanlık görsün oluşturulan bağımsız birimlerde incelensin birkaç onaydan geçmeden çıkmasın. Bakanlık onayından sonra yerel yönetimler devreye girsin. Bu konuda aracılık yapsın doğru bilgiyi vatandaşla, kurumlarla paylaşsın. Bundan sonrası için küçükte olsa niye risk alalım. Şehir silueti, tarihi doku, kentsel dönüşüm ile ortaya çıkan şehirleşme…

Bundan sonra yeni bir döngü olmalı…

Şehircilik şura raporu sonuç bildirgesi ile şehircilikte yeni vizyon insan odaklı doğal kaynaklarını koruyan tarihi ve kültürel varlıkları gözeten dönüşüm fırsatlarını değerlendirerek şehirleri hazır hale getiren yenilikçi özgün katılımcı şeffaf ve çözüm odaklı ilkeler üzerine inşa edilecek. Şehirlerimizin kimlik planlama ve tasarımı birinci konu olarak öne çıkmıştır. Şehirlerimizin planlama ve tasarımlarında kadim medeniyetlerin izleri milli ve manevi değerlerimiz ile geleneksel kültürümüz öne çıkarılacaktır. Kentsel dönüşüm üst ölçekli planla yapılmalı. Emsal artışına dayalı yaklaşımdan kaçınılmalı, alan bazlı dönüşüm teşvik edilmeli, ekonomik ve sosyal boyut ele alınmalı, yerinde dönüşüme öncelik verilmeli, değer artışından kamunun pay alması ve İlbank gibi faizsiz kredi imkânının sağlanması gereklidir.

Deprem fayları üzerinde olan ülkemiz özellikle İstanbul’u bekleyen büyük deprem gelmeden 7.5 milyon yapı stokunun bir an önce yapılması gerekiyor. Şehircilik şura raporu sonucuna göre yeni kurallarla ihtiyaç duyulan birçok eksik, hata giderilmiş olacak. Eski medeniyetlere ev sahipliği yapmış ülkemin tüm şehirleri ve İstanbul gibi doğu ile batının birleştiği kadim bir şehirde tarihi yapıların, nostaljik binaların yeni yapılacak binalar ile uyumlu yükselmesi gerekiyor.