Hepimizin gözü kulağı Ukrayna’da. Çatışmaları an be an izliyoruz. Birçoğumuzda Ukrayna’ya karşı ciddi bir sempati oluşmaya başladı. Basın yayın organları dahi haberleri verirken Ukrayna ekseninde bir haber dili kullanmaya çalışıyorlar. Basınımızın önemli isimleri Ukrayna’dan savaşı takip etmeye gittiler. Rusya cephesinden savaşa bakan neredeyse yok gibi.

Dünya Ukrayna’yı Rusya ile savaşa itti. Önce NATO’ya alınacaksınız deyip üst perdeden tavırlara sokulan Ukrayna sadece silah desteğiyle avutulmaya çalışılıyor. İki Vladimir’in savaşına sahne olan Ukrayna direniş olarak iyi gitse de, sahneye Wagner, Çeçen savaşçılar, Suriyeli savaşçılar muhabbeti girince yeni Irak ve Suriye sahnesinin alanının Ukrayna olacağı konuşulmaya başlandı.

Ukrayna yeni dünyanın dengesinin kurulacağı alana dönebilir mi sorusu hepimizin korku ve endişe ile yaklaştığı bir alan olmaya doğru evriliyor. Dünyanın her türlü silahı sevk ettiği, Rusya üzerine ambargo denediği ve karşı hamlelerin geldiği farklı bir savaş olacak gibi. Ben Suriye’yi 3. Dünya savaşı alanı olarak kabul ederim hep. Ama Ukrayna “Postmodern dünya savaşı” na sahne oluyor. Tüm argümanlarla savunulan Ukrayna’ya karşı kendi savaş metotlarını deneyen bir Rusya var. Hem NATO hem Rusya bloklar oluşturuyor. Direk bloklar arası çatışma riskinden kaçınılıyor. Ukrayna’ya Polonya üzerinden dahi olsa uçak verilmemesi ve Ukrayna hava sahasının uçuşa yasak bölge ilan edilememesinin altında yatan nedende bu zaten. Ukrayna hava sahasını nasıl koruyacaksınız sorusu ortada duruyor.

 Bir de Türkiye açısından bir zorluk var ki hükümetin politikası bu noktada şu ana kadar çok iyi gidiyor. Savaş Türkiye’nin savaşı değil. Komşuların savaşı. Türkiye komşularında savaş istemediğini açıkça ifade etmiş, Montrö’yü uygulamaya başlamıştır. Türkiye’ye ait bazı gemilerin sıkıştıkları alanlar ayrılmalarına izin verilmesinin ve saldırıya uğramadan limanlarımıza ulaşmasının altındaki temel nedende iki tarafa eşit mesafede durulmasının sonucudur.

Dün gece Amerika’nın Erbil büyükelçiliğine yönelik bir İran saldırısı oldu. Irak Kürt bölgesel yönetimi saldırının doğu sınırlarından yapıldığını ifade etti lakin devlet adı vermedi. Kürt bölgesinin doğusunda kaç ülke var, haritaya bakmaya gerek var mı? Bir de Barzani ailesine yakın K24 Tv’nin stüdyoları da vuruldu ki esas problem alanı burası olsa gerek.

İran daha önceki süreçlerde Irak’taki ABD hedeflerini vurmuştu. Irak içinde karşılıklı salvolar yaşanmıyor değil. Ama Ukrayna’da bu çaplı bir savaş yaşanırken böylesi bir saldırının direkt İran topraklarından gelmesi kafalarda çokça soru işareti bırakacaktır. Saldırının boyutunu ve nedenini konuşmak için çok erken olabilir lakin Türkiye için ateş çemberinde kalma riskini de göz önüne almakta gerekir. Artık daha dikkatli ve sınırları koruyucu hamlelere gerek duyulduğu bir zamana gelmiş olduk hatta-400’lerin dahi açılması gerektiği kadar hassas bir süreçteyiz. Dikkatli ve takipte olalım, Vesselam ….