El-Kassam Tugayları’nın Gazze Şeridi’ndeki bir tünelde İsrail askerlerini pusuya düşürerek birkaç askeri daha esir almasının ardından İsrail ordusu yeni bir katliama daha imza attı.

Yerinden edilen insanların Refah’ta sığındıkları çadırlara düzenlenen hava saldırısında çoğu kadın, çocuk ve yaşlı 45 kişi şehit oldu.

Çadırların yandığı ve yaklaşık 250 kişinin de yaralandığı saldırının ardından olay yerinden gelen görüntüler korkunçtu.

İsrail ordusunun düzenlediği saldırının iki amacı vardı:

Birincisi, Refah’a saldırıların derhâl durdurulmasını isteyen Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) “Kararın bizim için yok hükmünde” mesajı vermek.

İkincisi, birkaç askerinin daha El-Kassam Tugayları tarafından esir alınmasının intikamını masum sivillerden almak.

Saldırının ardından tepkiler üzerine panikleyen İsrail’den çelişkili açıklamalar gelmeye başladı.

İsrail ordusu söz konusu bölgeye herhangi bir saldırı düzenlemediğini ve başka bir yeri hedef aldığını iddia ederken Netanyahu, Refah’taki katliamın “trajik bir hata” olduğunu ve saldırıyla ilgili soruşturma başlatıldığını öne sürdü.

İsrail ordusunun katliamı bilerek gerçekleştirdiğinde en ufak bir şüphe yok.

Katilin kendisi hakkında yapacağı sözde soruşturmadan da -öncekilerde olduğu gibi- hiçbir sonuç çıkmayacak.

İsrail ordusunun bu son katliamı ve 7 Ekim’den bu yana işlediği tüm suçlar, içinde ABD’nin yer almadığı uluslararası bağımsız bir komite tarafından soruşturulmalı.

Çünkü ABD hâlâ İsrail’i aklama peşinde.

İsrail’in “Hamas’ın peşine düşme hakkı” olduğunu söyleyen Biden yönetimine göre, işgal güçleri katliam yaptığı saldırıda “İsrailli sivillere yönelik saldırılardan sorumlu üst düzey iki Hamas üyesi” öldürüldü.

Bu iddianın doğru olduğu farz edilse bile, iki kişiyi öldürmek için onlarca masum insanı vahşice katletmek doğru mu?

Amerikan “The Atlantic” dergisi bunun kabul edilebilir olduğunu anlatıyor.

Derginin kadrolu yazarı Graeme Wood’un imzasıyla yayınlanan makalede “düşmanın çocukların arkasına saklanması hâlinde çocukların legal olarak öldürülebilecekleri” savunuluyor.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken geçenlerde yaptığı bir açıklamada Hamas’ı “Gazzelilerin hayatını düşünerek silah bırakmaya” davet etmişti.

Bu açıklama Hamas’a “Silah bırakmadığınız sürece Gazzeliler ölmeye devam edecek” mesajı içeriyor ve yaşanan can kayıplarından Hamas’ı sorumlu tutarak İsrail’in katliamlarını meşrulaştırıyor.

İsrail yine tepkileri dindirmek için asılsız iddialarda bulunarak ve saldırıyla ilgili soruşturma açıldığını söyleyerek zamana oynayacak.

Hatırlarsanız İsrail ordusu El-Ehli Baptist Hastanesi’ni vurduğunda saldırıyı kendisinin gerçekleştirmediğini ve İslami Cihad’ın attığı bir füzenin hastaneyi yanlışlıkla vurduğunu, Eş-Şifa Hastanesi’ni yerle bir ederken de Hamas liderlerinin hastanenin altında saklandıklarını ileri sürmüştü.

Tüm o iddiaların asılsız olduğu ortaya çıktıktan sonra bile İsrail’e herhangi bir yaptırım uygulanmaması işgalcileri yeni katliamlar işlemeye teşvik ediyor.

Refah’ta gerçekleştirilen katliamın şiddetle kınanması Netanyahu’yu durdurmaz.

Şu an için atılabilecek en iyi adım İspanya, İrlanda gibi Avrupa ülkelerinin birer ikişer İsrail’e yaptırım uygulamaya başlamaları olacaktır.