Seçimler beklenildiği ve ümit edildiği gibi neticelendi. Bizim açımızdan bu seçimde AK Parti’nin zaferi, herhangi bir seçim sürecinde desteklenen bir partinin seçim kazanması gibi bir durum değildi. Özellikle inancında hassasiyet sahibi olanların farkında olduğu şey, seçim sonucu sadece bu topraklarda yaşayan insanları etkilemeyecekti. Bu zaferi sadece Türkiye halkının değil bütün Müslümanların, İslam coğrafyasında yaşayan mazlum halkların zaferi olarak görüyoruz. İnşallah bunda mahcup olmayız.

Genel anlamda muhalefet partilerinin ve destekçilerinin seçim sonrası yaptıkları açıklamalar, AK Parti’nin 13 yıllık iktidar sonrasında bu kadar yüksek oy almasını sadece ekonomik veriler ve güvenlik kaygısına bağlamaları, yaşadıkları hezimetin muhasebesini yapmaktan ne kadar uzakta olduklarını gösteriyor. Bunlar millet için elbette ki bir kriterdir ve bu manada zaten muhalefetin AK Parti ile kıyaslanacak bir geçmişi yok. Yani ekonomik anlamda bırakın son yılları, Cumhuriyet kurulduğundan beri yapılan yatırımların kat kat fazlası yapılmış, kişi başı gelir seviyesi artmış, eğitimden alt yapıya birçok alanda ilerleme kaydedilmişken ve güvenlik anlamında ülkenin bugünü ile dünü arasındaki fark ortadayken bu kıyaslamaları yapmak anlamsız olmaz mı?

Partilerin seçim vaatlerine bakarsanız üç aşağı beş yukarı ekonomik anlamda taahhüt edilen şeyler birbirine benziyordu. Belirleyici kriter ekonomi değildi.

Nerdeyse son 2 yıldır, malum ajan yapının darbe teşebbüsünden sonra AK Parti’nin karşısında “iteklemeyle oluşturulan” muhalefet blokunun genel kimliğine baktığınızda durum daha net anlaşılır aslında.

Türkiye ve üzerinden bütün İslam coğrafyası için oynanacak son oyunun neticelendirilmesi için AK Parti iktidarının yıkılması gerekiyordu. Emperyalist egemen devletlerin açık desteğiyle, FETÖ ajan yapılanmasından Çözüm Süreci’ni bitirmeye kalkan PKK’ya, Batı güdümlü sermaye patronlarından ‘sol’ ve ‘IŞİD’ makyajına bürünmüş örgütlere ve demokratik özgürlük kisvesiyle ülkeye ihanet edebilen gazetecilere kadar “milli olmayan” her yapı birlikte hareket ederek ülkeyi uçuruma sürüklemek istedi.

Anadolu insanı inancına ve vatanına karşı yapılan hiçbir şeyi affetmez. Gereken cevabı aldılar…

Rabbim sonunu hayırlı kılsın. Sonuçlara kimin ne tavır gösterdiği de ayrıca belirleyici bir durum. 7 Haziran seçimleri sonunda İsrail gazeteleri, New York Times’lar, Reuters’ler, BBC’ler, Spiegel’ler, emperyalist düzenin sözcülüğünü yapan bir dolu gazete ve siyasetçi, manşetlerden zafer çığlıkları atıp seviniyordu. Şimdiyse Balkanlardan Afrika’nın en ücra köşesine kadar mazlum ve Müslüman halklar ellerinde Türk bayrağıyla sokaklara dökülüp dualar edip sevincini gösteriyor.

AK Parti bu şuurla ve verilen desteğin mahiyetini iyi analiz ederek yola devam etmeli. Genel geçer menfaat odaklı desteklerden ziyade “dava şuuruyla” yanında olan ve olmaya devam edecek insanların hassasiyetini gözetmeli. Çünkü bu hassasiyetler, hem ülkemizin hem de mazlum coğrafyanın birliği ve dirliğinin simgesi.

Rabbim hayırlı kılsın, mahcup etmesin…