Mahmud Abbas başkanlığındaki Filistin Yönetimi, geçen hafta İsrail ile yapılan aşı takası anlaşmasının İsrail’in elindeki aşıların son tüketim tarihlerinin yaklaşmış olması sebebiyle iptal edildiğini açıkladı.

Anlaşmaya göre İsrail stoklarındaki 1 milyon dozdan fazla BioNTech-Pfizer aşısını Filistin’e verecek ve karşılığında Filistin’in BioNTech-Pfizer’dan önümüzdeki aylarda alacağı aşılar İsrail’e gönderilecekti.

Diğer bir ifadeyle İsrail depolarındaki bozulmak üzere olan aşılardan kurtulacak ve yerlerine yenilerini alacaktı.

Anlaşmanın iptal edilmesinin gerçek sebebi, aşıların son tüketim tarihlerinin yaklaşmış olması değil.

Abbas’a bağlı Filistin Sağlık Bakanlığı’nın anlaşma yaparken bu gerçekten habersiz olması düşünülemez.

Bilakis skandalın ortaya çıkıp gündem olması ve Filistin kamuoyunda büyük tepkilere yol açması oyunu bozdu.

Muhtemelen Filistin Yönetimi’nden bazı isimler İsrail’le yapılan söz konusu anlaşmadan bir takım maddi kazançlar elde edeceklerdi.

Bu durumun farkında olan Filistinliler bağımsız bir soruşturma komisyonu kurulmasını ve skandalın sorumlularının cezalandırılmasını istedi.

Bağımsız muhaliflerden Nizar Benat da yayınladığı videoyla aşı takası anlaşmasını ve Filistin Yönetimi’ni sert bir dille eleştirdi.

Filistin Yönetimi güvenlik güçleri Benat’ın el-Halil’e bağlı Dura beldesindeki evine gece yarısından sonra baskın düzenledi ve Filistinli aktivisti gözaltına alarak götürdü.

Kısa süre sonra da Benat’ın kalbinin durduğu ve hayatını kaybettiği açıklandı.

Abbas’ın adamları kapısını kırarak girdikleri evde darp etmeye başladıkları Filistinli aktivisti sopalar ve demir çubuklarla döve döve öldürmüşlerdi.

Benat’ın vahşice katledilmesi Batı Şeria’da ve Gazze Şeridi’nde düzenlenen gösterilerle protesto ediliyor.

Cinayetten Filistin Yönetimi’ne bağlı güvenlik görevlilerinin sorumlu olduğunda şüphe yok.

Göstericiler bir yandan Abbas’ın istifa etmesini isterken diğer yandan ABD ve Avrupa Birliği’ne Filistin Yönetimi’ne yardımlarını kesmeleri çağrısında bulunuyorlar.

Fakat uluslararası toplumdan çok fazla bir şey beklememek gerek.

Büyük ihtimalle bu cinayet de daha öncekiler gibi bir süre sonra unutulup gidecek.

Filistin Yönetimi, İsrail’in güvenliğini sağlayan ve işgalcilerin asla vazgeçemeyeceği silahların başında geliyor.

Dolayısıyla hem İsrail ve hem de uluslararası toplum tarafından korunuyor.

Cinayetlerine göz yumuluyor.

Abbas’ın adamları da zaten bu kadar pervasızca hareket etme cüretini, yaptıklarının yanlarına kâr kalacağını ve asla hesaba çekilmeyeceklerini bilmenin verdiği rahatlıktan alıyorlar.

Kaşıkçı cinayetinde sınıfta kalan ABD ve Avrupa Birliği’nin Filistinli sıradan bir aktivist için hiçbir şey yapmayacağının farkındalar.

Filistin Başbakanı Muhammed İştiyye, olayla ilgili soruşturma komisyonu kurulduğunu açıkladı.

Bu tür komisyonların amacının gerçekleri ortaya çıkarmak ve suçluların cezalandırılmasını sağlamak değil kamuoyunun öfkesini soğutmak ve tepkileri dindirmek olduğunu söylemeye gerek yok.

Ayrıca Filistin Yönetimi bu olayın bir numaralı faili.

Kurduğu soruşturma komitesi de katilin hem savcı hem de yargıç rolünü üstlendiği üçüncü sınıf, ucuz bir tiyatro oyunundan başka bir şey değil.