Bir iletişim kazası, bazı tetikleyici faktörler, açgözlülük, sosyal hafıza derken; akıl almaz bir gece yaşamıştık geçtiğimiz hafta. Terör sevici kronik şerefsizler klasik üsluplarıyla, güya bizim mahallenin bozguncu klikleri de ince işçilikle Soylu’yu ipe çekmek için uğraşmıştı. Soylu, istifa etti. Dijital mecrada yaklaşık 16 milyon mesaj hacminde bir reaksiyon aldı bu hamle.

İğrenç tepkiler elbette oldu. Türkiye’nin en çalışkan ve başarılı politikacılarından birine keyifle küfrettiler. Fırsatçılar ve omurgasız aşağılıklar boş durmadı. FETÖ’cüsü, PKK’lısı, DHKP-C’lisi hep birlikte kına yaktılar. İlericilik iddiasındaki Sol kafayla top gibi oynadılar. Bu ülkenin yüz yıllık virüsü olan CHP zihniyetini yine hamur gibi yoğurdular. Umutlandılar kısacası… İçlerindeki bütün insafsız ihanetleri yeniden piyasaya sürmeye çalıştılar.

Hayalleri kısa sürdü hamd olsun.

Aksi halde yazık olurdu diye düşünüyorum. Zira Süleyman Soylu bir değerdir. Hele uluslararası ortaklarla iş tutan beceriksizlerin Türkiye’ye daha güçlü musallat edildiği bu dönemde, devlet için mühim bir değerdir. Kolay harcanmamalıdır. Buna müsaade verilmemelidir.

Nitekim Türk milleti ekseriyetle istifayı kabul etmedi. Türkiye siyaset tarihinin en enteresan kamuoyu reflekslerinden birini tecrübe ettik. Enteresan ama tahmin edilebilir bir amme tavrı…

Boş yere çırpınmadık.

Hataları olmuş mudur? Elbette. Fakat teröristlere, ‘’zehir’’ çetelerine, vatan hainlerine göz açtırmamak için gece gündüz çalıştığını biliyoruz Soylu’nun. Destekliyoruz. Haysiyetli mücadelesini çukur leşlerine meze yapmak istemiyoruz.

Çalıp çırpan, çalışmayan, yapılanı yıkan, yapmadığına çöken, yalanla beslenen, iftira kusan, demokrasi kılıfıyla terörist cilalayan hiçbir ucuz figürü; gerçek halk adamlarıyla bir tutmuyoruz. Yalnızca CHP-HDPKK-FETÖ-İP-SP- Davutoğlu-Babacan koalisyonu için geçerli olan bir kıyaslama da söz konusu değil üstelik. Ak Parti iç yapısı da bu ayrıma tâbi.

Yahu…

Deprem zamanı vatandaşla iç içe yaşadı bu adam. Haftalarca evine, ailesine uğramadı. CHP ve ortakları İstanbul’u teröristlere peşkeş çekerken o, terörist kellesi kovalamakla meşguldü. Peşine takılan zavallı ihtiraslarla oyalanmak yerine Türkiye’deki narkotik mafyasıyla savaştı. Pandeminin Türkiye’de muazzam bir faciaya dönüşmemesi için Sağlık Bakanlığı’mızla beraber elinden geleni yaptı…

Süleyman Soylu’yu kepaze ideallere, taht kavgalarına, rant odaklarına yedirtmeyiz velhasıl. Yedirtmek istemeyiz. Zaten boşluk kolluyorlar. Ayrıca bölge milliyetçisi gizli faşistlerin kıskançlık krizlerini de tatmin edecek değiliz. Yıllardır çocuk katili tecavüzleri kan ağlatan bir adamı öyle alelacele hırpalayamayız…

Sinsi hesaplarımız da yok. Halk, Erdoğan’ın yerine, ondan daha üstün bir otorite olarak görmüyor yani Soylu’yu. Buna rağmen, kraldan çok kralcı tayfa, alıştığımız o kibirli ve itici duruşu arz-ı endam eylemekten sıkılmıyor. Kadın olsun erkek olsun, oturduğu koltuğu zulümle dolduranlar; gözettikleri karakteristik siyasetten yine vazgeçmiyor…

Gözümüz açık.

Millet ve devlet için en hayırlısını istemek makamındayız.

İhanet kürsülerini susturmak gayretindeki tüm iradelerin arkasındayız.