Rusya’nın desteğiyle İdlib’deki stratejik Serakib kentini ele geçirmeye çalışan Suriye rejiminin Türk askerlerinin konuşlandığı gözlem noktasına saldırması Suriye’de yeni bir dönem başlattı.

Askerlerimizin şehit olduğu hain saldırının ardından Türkiye, rejim güçlerine gerektiği şekilde misillemede bulundu ve onlarca rejim askeri etkisiz hale getirildi.

Böylece Rusya’ya da rejim güçlerinin arkasına saklanarak İdlib’de emrivaki yapmasına izin vermeyeceğini net bir dille anlatmış oldu.

Astana ve Soçi’de sağlanan anlaşmalara uymayan Moskova, yeni kazanımlar elde etmek için rejim güçlerini ileri sürerek İdlib’de kurulan dengeleri bozmaya kalkıştı.

Türkiye de rejim güçlerini vurarak ve Rusya’ya dönüp “Hedefimiz siz değilsiniz” diyerek oynanmak istenen oyunun farkında olduğunu ve oldubittiyle ikinci bir Haleb vakasının yaşanmasına göz yummayacağını gösterdi.

Böylece aleyhinde yürütülen kirli propagandayı da boşa çıkardı.

Arap Baharı ve demokrasi karşıtı Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri-Mısır ekseni aylardır Türkiye’nin Rusya’yla anlaştığı ve “İdlib’i sattığı” propagandası yapıyor, Suriyelilere “Erdoğan’a güvenmenin sonucunu gördünüz” diyordu.

Türkiye’yle birlikte hareket eden muhalif gruplar “ devrime ihanet” gibi ağır ithamlara maruz kalıyordu.

Ne yazık ki Suriyeli muhaliflerden bazıları da Türkiye aleyhinde yürütülen kara propagandaya – bilerek ya da bilmeyerek – alet oldu.

Son yaşanan gelişmeler bu tür asılsız iddiaların hepsini dürüp büküp çöpe attı.

İdlib’de kurulan ve Rusya’nın rejim güçlerini kışkırtmasıyla bozulan denklem şimdi yeniden sağlanıyor.

Beşşar el-Esed, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği mühlet içinde şebbihasını gözlem noktalarının gerisine çekmek zorunda.

Aksi takdirde bedelini çok ağır bir şekilde ödeyecek.

Fakat İdlib’deki trajedinin son bulması için yapılması gereken bir şey daha var.

Yerleşim bölgelerine hava saldırıları düzenlenmesi ve masum sivillerin katledilmesi de mutlaka önlenmeli.

Suriye rejimine ve Rusya’ya ait savaş uçaklarının önceki gün İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ne düzenlediği hava saldırılarında en az 15 sivil hayatını kaybetti.

Türk ordusuna ve gözlem noktalarına bir şey yapamayacağını anlayan rejimin ve Rusya’nın öfkelerini masum sivillerden çıkarmaları kabul edilemez.

Ayrıca İdlib’e düzenlenen hava saldırıları önlenemezse gerginliği azaltarak Türkiye’ye doğru yeni mülteci akınları olmasını önlemek için kurulan kontrol noktalarının da pek bir anlamı kalmaz.

Türkiye, gözlem noktalarını güçlendirerek ve bazı bölgelerde yeni kontrol noktaları kurarak İdlib’den çekilmeyeceğini, rejim güçlerinin olası saldırılarına da en ağır şekilde karşılık vereceğini tüm dünyaya ilan etti.

Bu kararlılığın elbette sabrımızın ve direniş gücümüzün sınandığı başka bölgelere de yansımaları olacaktır.

Türkiye, İdlib’de rejim güçlerini vurarak Rusya’ya verdiği ince ayarla birçok yere mesaj gönderdi.

En azından emrivaki adımlarla Türkiye’yi geri çekilmeye ve taviz vermeye zorlayabileceklerini vehmedenler böyle bir şeyin asla mümkün olmadığını gördüler.

Ankara’nın kararlığını ifade için yapılan açıklamaların kuru gürültü ve blöf olmadığını artık anlamışlardır.