İsrail ordusu salı günü Suriye’nin güneyinden işgal altındaki Golan Tepeleri’ne iki Grad füzesi atıldığını ve füzelerin açık araziye düştüğünü duyurdu.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, kim düzenlemiş olursa olsun saldırıdan Şam yönetiminin sorumlu olduğunu ve İsrail’in karşılık vermekte tereddüt etmeyeceğini söyledi.

Saldırıyı adı daha önce duyulmamış “Şehit Muhammed ed-Dayf Tugayları” üstlendi.

Katar’dan yayın yapan el-Cezire televizyonunun iddiasına göre, söz konusu grubun komutanlarından biri kanala yaptığı açıklamada, “İsrail işgalini hedef alan saldırının Gazze’deki katliamlara misilleme olduğunu” ifade etti.

Muhammed ed-Dayf, Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın başkomutanıydı.

Ancak Hamas, “Şehit Muhammed ed-Dayf Tugayları” adlı grupla ilişkilerinin olmadığını açıkladı.

Suriye’den Golan Tepeleri’ne atılan füzelerin Filistin davasıyla ya da Gazze’yle alakası olmadığı kesin.

“Gazze’ye destek” iddiası gerçek amacı perdelemek amacıyla ileri sürülen bir bahane.

Saldırı yerel unsurlar tarafından yapılmış olsa bile olağan şüpheliler Suriye’yi istikrarsızlaştırmak isteyen İsrail ve İran.

Suriye’den Golan Tepeleri’ne füze atılması Filistin direnişini savunan bazı kesimler tarafından memnuniyetle karşılandı.

O kesimde diğer ülkelerin de -sonucu ne olursa olsun- Gazze Şeridi’ndeki savaşa katılmaları gerektiği inancı var.

Bu nedenle Batı Şeria’ya kaçak yollarla gönderilmek üzere Ürdün’de füze ve insansız hava aracı üretilmesini, Şam’ın bilgisi ve onayı olmadan Suriye’den İsrail işgali altındaki topraklara füze atılmasını hararetle savunuyorlar.

Suriye’de devrimin başarılı olup rejimin yıkılmasından, İran’ın ve Hizbullah’ın Suriye’den kovulmasından müthiş rahatsızlar.

Şam’daki yeni yönetimin başarısız olmasını dört gözle bekliyorlar.

Onlara göre Türkiye’nin Gazze Şeridi’ne yaptığı yardımların toplamının Husilerin Yemen’den İsrail’e attığı tek bir füze kadar değeri yok.

Yarın Türkiye’de terörist bir grup “Gazze’ye destek” bahanesiyle eylem yapsa onu da destekleyeceklerinden kimsenin şüphesi olmasın.

İran ile kurulan çarpık ilişkiler ve Gazze Şeridi’nde yaşanan çaresizliğin ürünü bu bakış açısı ve halet-i ruhiye, Gazze Şeridi’ne ve Filistin davasına yarar sağlamaktan çok zarar veriyor ve Müslüman halklar arasındaki ilişkileri dinamitliyor.

Baas rejiminin zulmünden henüz yeni kurtulan ve yaralarını sarmaya çalışan Suriye’de halk huzur, güvenlik ve istikrar istiyor.

Suriye’nin toprak bütünlüğü, güvenliği ve istikrarı Filistin direnişini destekleyen ve Hamas’ı “milli kurtuluş hareketi” olarak gören Türkiye için de hayati önemde.

Suriye halkının kahir ekseriyetine rağmen Şam yönetiminin kontrolü dışında hareket eden silahlı grupların faaliyetlerinin Filistin’in değil, Suriye’yi kaosa sürüklemek ve bölmek isteyen İsrail’in ve İran’ın işine yarayacağı ortada.

O kesime Suriye’nin güvenlik ve istikrarının Filistin davasının yararına olduğu anlatıl/a/mazsa ve “Gazze’ye destek” bahanesiyle Ahmed eş-Şara başkanlığındaki yönetime saldırılar devam ederse korkarım ki Suriye ve Filistin halkları arasına fitne ve fesat tohumları ekilecek.