Suudi Arabistan Kralı Selman Bin Abdülaziz’in yeğeni Prens Halit Bin Sultan Bin Abdulaziz’in sahip olduğu ve merkezi Londra’da bulunan El Hayat gazetesi, geçtiğimiz günlerde “Türk rüyasının sonu” başlıklı bir makale yayınladı.

İlyas Harfuş imzasıyla yayınlanan ve FETÖ’cüler tarafından “Erdoğan rüyasının sonu” başlığıyla haber yapılarak paylaşılan makalede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son söylemiyle Avrupa’daki ırkçı liderler Le Pen ve Wilders’in seviyesine düştüğü öne sürülüyor.

Harfuş, makalesine AK Parti’nin iktidar olmasıyla birlikte kurdukları hayale işaret ederek başlıyor ve sonuçta hayal kırıklığına uğradıklarını dile getirerek “Çok yanılmışız” diyor.

Neymiş o hayal?

Erdoğan’ın Arap ve İslam ülkelerini yöneten rejimlerden farklı olarak Türkiye’yi askeri yönetimden uzaklaştıracak, modernleşme yoluna koyacak ve çağa yaklaştıracak demokratik bir model olmasını beklemişler.

Türkiye’nin kültürlerarası diyaloğa örnek teşkil etmesini ve İslamcı bir partinin de Avrupa demokrasileri kulübüne girebileceğini göstermesini hayal etmişler.

İşte o hayal bitmiş.

Oysa Harfuş ve benzerleri, tam da yukarıda yazdıkları şeyler dolayısıyla Erdoğan’dan nefret ediyor.

Çünkü Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin ortaya koyduğu kalkınma ve demokratikleşme örneği bölge halklarına ilham veriyor ve kokuşmuş Arap rejimlerinin tahtını sallıyor.

Avrupalı liderler gibi halkın özgür iradesinden yana değil de darbeden yana tavır alıp Mısır diktatörünü destekleseydi o zaman Erdoğan kendilerini hayal kırıklığına uğratmamış olacaktı.

“Askeri yönetimden uzaklaşmış demokratik bir model” gibi söylemlerine bakmayın; şayet 15 Temmuz’da hain darbe girişimi başarılı olsaydı ilk kendileri alkışlayacaklardı.

Evet; Erdoğan ve arkadaşları Refah Partisi’nden ayrılıp AK Parti’yi kurduklarında birilerinin gördüğü bir rüya vardı.

Siyasal İslam”ın sonu gelecek ve İslamcıların çoğu FETÖ müritleri gibi Batı kuklasına dönüşeceklerdi.

Ülkenin yönetimi tamamen Avrupa’nın veya Amerika’nın eline bırakılacak ve böylece “Avrupa demokrasileri kulübüne” girilecekti.

Türkiye’yi yönetenler Batı’nın her dediğini kabul etmek yerine ülke çıkarlarını gözetip bağımsız bir çizgi benimseyince o hayaller yıkılmış oldu.

Onların rüyası bitse de bizim rüyamız devam ediyor ve gerçekleşme yolunda hızla ilerliyor.

Dev projeler birbiri ardına hayata geçiriliyor.

Anketler ve tüm göstergeler, siyasi istikrarsızlığa son vererek ve vesayet odaklarının manevralarına alanlarını kapatarak halk iradesini güçlendirecek yeni yönetim sisteminin referandumda kabul edileceğine işaret ediyor.

Yani Türkiye’nin hem kalkınma ve hem de demokratikleşme yolundaki ilerleyişi kararlı adımlarla sürüyor.

Biten bir şey varsa o da Türkiye’yi istedikleri gibi yönlendirebileceklerini ve kullanabileceklerini zannedenlerin rüyası.

Onların rüyası kâbusa dönüşüyor.

Son dönemde FETÖ’yle iyice içli dışlı olan Michael Rubin de geçenlerde Twitter’da “Recep Tayyip Erdoğan artık yolun sonuna geldi” yazdı.

Amerika’da kimsenin ciddiye almadığı söylenen soytarı, Türkçe yayınladığı hezeyanlarına biraz ilgili gösterilince FETÖ’nün kara propaganda argümanlarını birer birer dile getirmeye başladı.

Harfuş ve Rubin gibilerin “bitti”, “tükendi”, “yolun sonuna geldi” ve benzeri söylemlerle yapmaya çalıştıkları; hitap ettikleri kitleye moral vermek.

Pazarladıkları düşüncenin Arap sokağındaki en büyük alıcıları da Mısır darbesine destek verenler.

Birbirlerini avutuyorlar.

Erdoğan liderliğinde Türkiye’nin önünde menzile doğru uzayıp giden bir yol var ve itlere aldırmadan kervan yoluna devam ediyor…