Kahramanmaraş depremi sonrası yine iletişim krizi yaşadık. Kamuoyunun öfkesi ‘her yerde her zaman çeker’ reklamlarıyla beklentiyi hep yükselten mobil iletişim operatörlerine odaklandı. Geçmişe baktığımda her afet sonrası benzer şeyleri konuştuğumuzu ve tartıştığımızı görüyorum.

Burada büyük bir afet yaşanması ve mobil iletişim şebekesinin kısmen devre dışı kalması söz konusu. Mobil iletişim şebekesinin her zaman yüzde 100 çalışabilen bir hizmet olduğu ve asla kesintiye uğramayacağı yönünde oluşturulan algı bizi yanıltıyor ve yanlış düşünmeye itiyor.

Cep telefonlarımızın afet hâlinde bile 7/24 hizmet vermesini beklemek yerine, bu sisteminin olağanüstü durumlarda iletişim garantisi vermediğini kabul etmekle işe başlanabilir. Bu da bizim alternatif iletişim metotları üzerinde yoğunlaşmamızı sağlar.

26 Eylül 2019 günü İstanbul’da meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremde mobil iletişim şebekesi devre dışı kalmış, sonrasında mobil operatör temsilcileriyle toplantı yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, mobil operatörlerin ayrı bir afet şebekesi kuracağını, afetlerde kesintisiz ve ücretsiz hizmet vereceğini açıklamıştı.

5G’ye geçildiğinde kapasite sorununun aşılacağını hatırlatan Oktay, deprem toplanma alanlarında ücretsiz Wi-Fi erişimi sağlanacağını da söylemişti. Ne kesintisiz bir afet şebekesine sahip olabildik ne de 5G’ye geçebildik.

Oktay, kamuda kesintisiz iletişim için telsiz kullanımının önemine de vurgu yapmıştı. Çünkü telsizler radyo frekansı üzerinden çalıştığı için mobil ağlarda oluşabilecek yoğun trafikten etkilenmeyeceği için daha kesintisiz bir iletişim yolu.

Kamuda telsiz yerine cep telefonunun tercih edilmesi ilk hatalardan biridir. Kolayına geldiği için, bilgi güvenliğini hiçe sayarak her türlü iletişimi cep telefonu ve özellikle de WhatsApp üzerinden yapan, buradan dosya bile paylaşan bir kamu var. Ne kadar büyük risk aldığımızın farkında değiliz.

Çözüm kamuda sayısal telsizlerin yaygınlaşmasından geçiyor. ASELSAN’ın UHF ve VHF bantlarında çalışan, dâhili harita ve GPS içeren Atlas El Telsizi bu noktada kullanışlı çözümlerden biri olarak öne çıkıyor.

Sivil tarafta ise Turkcell, Türk Telekom ve Vodafone’un beklentileri karşılayamadığını söyleyebiliriz. Mobil operatörlerin buradan bir ders çıkarması ve afetlere daha hazırlıklı olması gerekiyor.

Turkcell’in Dronecell adlı çözümünün afet sırasında devrede olmaması çok tartışıldı. İddialı şekilde reklamı yapılan bu hizmetin tam da gerektiği anda sahada olmaması hayal kırıklığıdır. Reklam taahhüttür ve bu taahhüt söz konusu şirket tarafından yerine getirilememiştir.

Tepkiler sonrasında Turkcell, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından üretilen Aksungur insansız hava aracı üzerine bu sistemi kurarak bölgede hizmet vermeye başladığını duyurdu. Ancak lokal olan bu çözüm, bölgenin tamamının iletişim sorununu çözmeye yetmedi.

Bu arada sivil tarafta afetlerde kesintisiz iletişim sağlanması için amatör telsizciliğin yaygınlaştırılması ve desteklenmesi şart.