Son günlerde siyaset sahnesinde muhalefet yapmak zannedilen yalan ve algı siyasetinin yansımalarını hep birlikte görmekteyiz. Emekli maaşlarından kesintilerin yapılacağı, çiftlik bank dolandırıcılığının gerçek banka gibi gösterilip devleti hesap sormaya davet etmek, korona virüsünün sözüm ona ülkenin her yerine bulaştığı, Libya’da ve İdlib’de onlarca şehit verildiği, Türkiye’nin masada kaybettiği vs. vs. gibi devlet refleksini akamete uğratacak ve halka umutsuzluk zerk edecek yanıyoruz, bitiyoruz siyaseti yapılmaktadır.

Yapmış oldukları bu yalan ve algı siyaseti noktasında en ufak bir çekinceleri yok. Çünkü biliyorlar ki geçtiğimiz seçimde de aynı mantalite üzerinden siyaset yaparak kitleleri domine etmişlerdi. Benim onlara sözüm yok. Onlar bu işi bile ve isteye yapmaktadırlar. Yaptıkları işte ne bir dil sürçmesi ne bir gaf var. Asıl derdim onlara inanıp devletlerine cephe alan halkın düştüğü yanlışa bir daha düşmemesini sağlamak.

Dünya’da her ülkenin sınırları cetvelle çizilmiştir. Ama Türkiye sınırları cetvelle çizilen bir ülke değil. Bizim ülkemizin sınırları Al kanla çizilmiştir. Ecdadın kanıyla çizilmiştir. Daha yakın geçmişte bunun en güzel örneğini 15 Temmuz İşgal Girişiminde göstermedik mi? F16’lara kafa tutarak, tankların önüne yatarak, göğsünü kurşunlara siper ederek vatan hainlerini 5 saat içerisinde memleketinden temizleyerek sabahleyin işe giden yiğitsin sen. Sen sıradan bir insan değilsin. Sen vatan denildiğinde bunun anlamını çok iyi bilirsin. Şimdi aynı senaryo üzerinden aynı oyun oynanıyor. 15 Temmuz’da tanka selam durup, evlerinde oturanların oyununa gelme.

Sarı öküzü yediler, siyah öküzü yediler şimdi sıra Türkiye’de. Peki sen yalan siyaseti üzerinden yapılan algıya mı inanacaksın şimdi? Hatırlıyor musunuz 25 kuruşluk poşet peşine düşen, soğan sarımsak derdine düşen seçmeni? Bugün hepsi hallerinden şikâyetçi. Bunun için İstanbul’a bakmanız yeterli..

Yemenli çocuklar seni beklerken, İdlibli Müslümanlar seni beklerken, Doğu Türkistanlı Türkler seni beklerken, Kudüs seni beklerken, Ümmet seni beklerken sen bu yalan ve algı siyasetinin peşine düşemezsin, düşmemelisin de.. Devletine sıkı sıkıya bağlanmalı ve onu akamete uğratacak şer güçlerine karşı durmalısın.