Uzun süredir tarım politikalarının ve tanıtım çalışmalarının eksik yapıldığını düşündüğüm Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli gitti yerine daha tecrübeli tarımın piri sayılabilecek sayın Prof. Dr. Vahit Kirişçi getirildi. Hoca tarımın hem mekteplisi hem alaylısı desek yanlış olmaz sanırım.

Vahit hoca göreve başladığı gün ortalıkta dolaşan bir mektup nedeniyle marketlerde “yağ krizi” patlak verdi. Yağ Sanayicileri Derneği başkanı Tahir Büyükhelvacıgil’in bir gazeteye verdiği röportajı evirip çevirip 1,5-2 aylık yağ stokumuz kaldı havasına getirerek birde bunu görselle süsleyerek sosyal medya üzerinden sundular. Röportajı okudum, hiçbir yerinde “bu kadar sürelik stokumuz kaldı” denmemesine rağmen görselde bu ima verilerek ortalığa talan için zemin hazırlandı.

Lao- Tzu kaideleri kullanılarak halk galeyana getiriliyor. Bir tarım takipçisi olarak ülkemizde ciddi oranda bir gıda maddesi eksikliği olmadığını yakinen biliyorum. Kaldı ki ülkemiz özellikle yağ elde edilen yağlı tohumlarla ilgili mevsimsel üretim başlangıcında kanola ekilen bölgelerde hasat Nisan Mayıs ayında geçekleşecek. Adana bölgesinde Mayıs başında ayçiçeği hasadı gerçekleşmiş olacak. En garibi ise koşa koşa marketten yağ satın alan arkadaşların birçoğunun evinde anılan tarihlere kadar zaten yağ bulunacak.

Psikolojik savaş yöntemlerinden bir tanesi kontrollü gerilim stratejisidir. Egemenlik duygusu evrensel bir duygudur. Güç odakları bu duygunun etkisi ile ellerindeki kontrolü kaybetmemek için gerilimi artırırlar ve gerilimden çıkar sağlarlar. Potansiyel tehlike olarak algıladıkları tehlikeyi kendi savaş kurallarına çekmeye çalışırlar. Kendi savaş kuralları şiddettir. Şiddetle beslenirler, şiddetten yararlanırlar. Son yıllarda şiddet, yalnızca silah ve saldırı üzerinden yapılmıyor. Gıda ve enerjide bundan nasibi almaya başladı. Özellikle sosyal medyanın güçlenmesinden sonra bu strateji tavan yaptı.  Kontrollü gerilim, güçlü tarafın egemenliğini elinde tutmak için geliştirdiği bir yöntemdir, kısa vadede sonuç verir. Uzun vadede ise silah geri teper. Geçen yerel seçimler öncesi de aynı senaryolar oynandı. Patates ve Soğan üzerinden tıkır tıkır işleyen belediyecilik aksak topal işler hale geldi/getirildi. Gerçi biz tarihten ders almayıp tekerrüre mübtela bir toplum olmaya alıştık o da işin cabası. Yoksa zaten Ukrayna ve Rusya’dan gelen buğday ve ayçiçeği için geçen gün Resmi Gazetede alınan tedbirler ilan edildi. Atılan adımlar yazılmazken söylenen bir sözün allanıp bulandırılıp aciz devlet imajı verilmesine alıştık gibi.

Yeni bakanın işi epey zor olacak gibi, ama en önemlisi saha kontrolü ve tanıtımın doğru düzgün yapılması. Yoksa menfi propaganda alıp yürüyecek. Gıda, Enerji ve denetim; devletin zayıf karnı olduysa bu konularda tedbirler alınmalı. Aksi halde “Ba’de harabul Basra” olduktan sonra tedbirlerin pek bir faydası olmaz. Vesselam.