Arama motorları artık düşünmeye başladı, algoritmalar karar vermeye… Akıllı sistemler bizim yerimize iş görüşmelerine hazırlanıyor, e-postalar yazıyor, hatta müzik besteliyor. Film senaryoları yazıyor, resim yapıyor, kod yazıyor, öneriler sunuyor… Peki, biz bu gelişmenin neresindeyiz? Sahi, biz hâlâ insan mıyız?

Yapay zekâ hızla gelişiyor. Her gün yeni bir güncellemeyle, daha fazlasını yapabilir hale geliyor. Ancak bu gelişme yalnızca teknolojik değil; aynı zamanda bir insanlık sınavı. Bilmek başka, anlamak başka… Yapay zekâ biliyor. Veriyi işliyor, örüntüleri çözüyor, mükemmel tahminler yapıyor. Ama anlamıyor. Hissetmiyor. Merhamet etmiyor. Sevgiyle ya da sezgiyle karar vermiyor. Çünkü o, kalp atışı olmayan bir zeka.

Peki ya biz? Biz de hissetmeden yaşamaya mı başladık? Günlük hayatlarımızda yaptığımız kararlar, ilişkilerimiz, seçimlerimiz… Hepsi giderek daha mekanik, daha yüzeysel hale gelmiyor mu? Hızlı yazışmalar, otomatik yanıtlar, anlık tatminler… Düşünmeye, hissetmeye vakit bırakmıyoruz. Ruhsuzca verilen kararlar, aceleye getirilen hayatlar arasında kayboluyoruz.

Belki de en büyük tehdit, yapay zekânın bizi geçmesi değil; bizim onu örnek alıp duygusuzlaşmamızdır. Çünkü duygular, sadece zaaf değil; aynı zamanda insan olmanın yükü ve güzelliğidir. Sevgi, affetmek, umut etmek, içten bir tebessüm, tarifsiz bir sezgi… Bunlar verilerden değil, kalpten doğar.

Bir gün makineler her şeyi yapabilecek: daha hızlı hesaplayacak, daha doğru tahmin edecek, daha karmaşık süreçleri yönetecek. Ama bir anne evladını hangi kelimelerle sever, bir dost hangi anda omzunu uzatır, bir insan neden affeder… Bunları yalnızca insan anlayabilir. Çünkü bunlar ölçülemez, kopyalanamaz, kodlanamaz.

Teknoloji gelişsin, evet. Kolaylaştırsın, hızlandırsın, yenilesin. Ama insan geri çekilmesin. Hissetmekten, anlamaktan, derinleşmekten vazgeçmesin. Zira teknoloji kaybolmaz; dosyalar silinir, yazılımlar değişir, sistemler güncellenir. Ama insanlık duygusunu yitirirse; işte o zaman, sadece bir tür değil, bir anlam kaybolur.

Unutma, makineler öğrenir. Ama sadece insan hisseder. Ve bu dünya hâlâ hissedenlere ihtiyaç duyuyor.