Son iki yıl epey sıkıntılı geçmişti. Türkiye’nin bağımsızlaşma yolundaki kutlu yürüyüşü dört koldan engellenmeye çalışılıyordu. Önce gezi süreci, akabinde Paralel ihanet… Ve daha sonra AK Parti karşısında kurulan “büyük ittifak” ile Türkiye’nin ayağına çelme takmaya çalıştılar. Bütün bunlara rağmen, AK Parti önce girdiği yerel seçimlerde yüzde 45’in üzerinde oy aldı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de halkımız Erdoğan’ı tam yüzde 52 oyla cumhurbaşkanlığına taşıdı. 7 Haziran’daki seçimde ise halkımız yine yüzde 45’in üzerinde bir destekle AK Parti’ye tek başına iktidara taşıdı. Henüz YSK’nın resmi sonuçları ilan edilmemiş olsa da Ahmet Davutoğlu hiç hız kesmeden, seçimin ertesi günü cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya geldi ve akabinde bakanlar kurulunu oluşturma çalışmalarına başladı. Ankara’da da şimdiden hangi bakanlığa kimin geleceği konusu hararetli bir şekilde konuşulmaya başlandı. Yeni hükümetin birkaç güne netleşmesi bekleniyor.”

Evet, bütün bunlar aynen böyle yaşandı. Doğu vilayetlerinde ve Batı’daki büyükşehir gettolarında şehir yapılanması, istihbarat ağı ve kanton mahkemeleri olmayan, binlerce Kürt çocuğunun PKK tarafından dağa kaçırılmadığı, Kürtler’den PKK’nın “vergi” toplamadığı, Kürtlerin PKK’nın zulmü altında inim inim inlemediği, Kürtlere AK Parti’ye çıkacak oy sayısı kadar kurşun yiyeceklerinin söylenmediği, tehdit mektuplarının havada uçuşmadığı, bilbordlardan halkın göz göre göre tehdit edilmediği, Ömer’in hilede HDP’ye vurmadığı, Kürtlerin silah tehdidi ve kan kokusu altında seçime girmediği bir paralel evrende, bugün Ahmet Davutoğlu bakanlar kurulunun haftaya netleşmiş olacağını söyledi.

Ve ben buradan haykırıyorum:7 Haziran seçimlerinin meşruiyeti yoktur! Halkın iradesini özgürce sandığa yansıtamadığı bu seçimin meşruiyeti yoktur. Halkın iradesine saygılı olmak demek, tam da halkın iradesini sandığa yansıtamadığı hususunda çok ciddi verilerin olduğu şu durumda seçimin meşruiyetini sorgulamak demektir! Ve diktatör Sisi’nin halkın iradesine saygı duyuyoruz demesi epey komikse, evet bu ülkede şu anda yaşananlar da epey komiktir.

AK Parti’den SADECE kafasına silah dayanmış olan Kürtlerin MECBUREN yüz çevirmiş olmasının kan ve tehditten başka anlamlı bir açıklaması yoktur!

Halkın kafasına –gerçekten- silahın dayandığı bir seçimde “halkın iradesine saygılıyız” demek abesle iştigal etmektir. Tam da bu meşru olmayan seçimler halkın iradesine büyük bir saygısızlıktır!Benim irademe büyük bir saygısızlıktır. Demokrasinin köküne kibrit suyu dökmektir.

Biliyorum ve siz de biliyorsunuz ki türlü yollarla Türkiye’nin önünü kesmek isteyenlerin yapamayacağı şey yoktur. Ve seçim öncesi oluşturulan bu şer ittifakının stratejisinin de şu olduğu benim için açıktır: 1-“Seçimde hile yapacaklar” diye seçim öncesi bas bas bağır. (Doğan medyasının ve Paralel medyanın seçimden hemen önceki manşetlerine bakalım mı? Hürriyet, 5 Haziran manşeti: Sandığa büyük takip. “Türkiye’de her kesim 7 Haziran’da yapılacak genel seçimde oy güvenliği için bugüne dek görülmemiş ölçüde önlem almaya çalışıyor.”Hürriyet, 6 Haziran manşeti: Sandık başkanı hile yaptı. 5 Yıl hapis aldı. Zaman, 6 Haziran manşeti: Oy Hırsızlığından 5 Yıl Hapis Aldı.Bir de “Oy ve Ötesi” diye nerden çıktığı belli olmayan bir oluşum vardı, ne oldu ona?)

2- Seçim öncesinde Doğu vilayetleri ve Batı’daki büyükşehir gettolarında halkı büyük bir baskı altına al, halkı silah ve kanla tehdit et, halka zulmet, ibret olsun diye muhtar filan öldür.

3- Seçimden sonra a) istemediğimiz sonuç çıkarsa, yani AK Parti tek başına iktidara gelirse seçimde hile yaptılar diye bas bas bağır. Ülkeyi kaosa götür. Seçimlerin iptal edilmesini sağla. b) Seçimden istediğimiz sonuç çıkarsa… İşi oluruna bırak. Seçimden önceboşuna “seçim hilesi yapacaklar” diye bangır bangır bağırmadık.

Seçimde hile yapacaklar için en güzel strateji; bir taraftan seçimde hile yapacaklar diye bangır bangır bağırırken (Madde 1) diğer taraftan da seçimde hile yapmaktır (Madde 2). Böylece seçimden sonra muhafazakârlar seslerini bile çıkaramazlar ve ister istemez “seçmenin tercihine saygılıyız” filan derler. (Hatta,“Kürtler AK Parti’ye oy vermedi, ihanet etti” diye bir tezvirat da yayılırsa tadından yenmez. Ballı börek…) Usta analizciler de “halk şu mesajı verdi” demek için sıraya girer.(AK Parti şımardı, seçimden önce güneş doğdu filan derler.) Sanki ortada homojen bir halk kitlesi varmış gibi. Sanki AK Parti tek başına iktidar olmayı başlarına silah dayanan Kürtler AK Parti’ye oy veremediği için başaramamış gibi. Ben size halkın bu seçimde verdiği mesajı söyleyeyim: Seçim sandığının başında başıma silah dayamışlarken sen hangi seçmen iradesinden söz ediyorsun heval?