Türk siyasetinde, 2024’ten bu yana yaşanan dalgalanmalar seçmenin ne kadar hızlı yön değiştirdiğini değil; hangi eksende konumlandığını gösteriyor. Optimar’ın Ocak 2024 – Ekim 2025 verileri, yüzeydeki tartışmaların ötesine geçildiğinde seçmenin aslında oldukça tutarlı bir mesaj verdiğini teyit ediyor. Bu mesajın özeti şu:
AK Parti yeniden yükseliş hattında. CHP ivmesini kaybetti ve 27–30 bandına sıkıştı. MHP, “Terörsüz Türkiye” siyasetinin omurgası haline geldi.
AK Parti: 2015’te olduğu gibi yeniden yükseliş potansiyeli taşıyor
Ocak 2024’teki oy oranları, 2023 genel seçimlerinin ardından AK Parti seçmeninin hâlâ partide durduğunu; fakat özellikle yerel seçimlerde ücret adaletsizliği, emeklilerin tepkisi ve dar gelirlinin ekonomik sıkıntılar nedeniyle yerelde sandığa gitmemesi ya da kızgınlıkla CHP’ye yönelmesi sonucu oluşan geçici düşüşün aslında yapısal bir kopuş olmadığını gösterdi.
CHP’nin 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde aldığı yüksek oyların önemli bölümü, AK Parti tabanından gelen bu tepkisel kırılmanın sandığa yansımasıydı.
Nitekim AK Parti'nin 2024’ün ilk yarısında 28’lere gerileyen grafiği bazı çevrelerce “düşüş” olarak yorumlansa da Türkiye siyasi hafızası bu yorumu boşa çıkarıyor. Çünkü parti benzer bir süreci daha önce yaşamıştı:
7 Haziran 2015’te yüzde 40 bandına gerilemesine rağmen, sadece beş ay sonra 1 Kasım’da yüzde 49,5’a ulaşarak eşi görülmemiş bir toparlanma gerçekleştirmişti.
Bu mobilizasyon kapasitesinin hâlâ canlı olduğu 2025 grafiğine de yansıyor:
Partinin oyları yeniden 34–36 bandına oturmuş durumda ve siyasal şartlar olgunlaştığında 38–40 bandına doğru bir sıçrama potansiyeli taşıyor.

Suriye devrimi sonrası oluşan yeni denklem: AK Parti lehine dönen algı
2024 Aralık ayında Suriye’de Ahmet Eş Şara’nın yönetimi devralmasıyla başlayan süreç, Türkiye’de uzun süredir tartışılan Suriyeli sığınmacı meselesinde yeni bir faz başlattı.
Bu gelişme, Suriyelilerin bir bölümünün geri dönüşünü mümkün kılacak bir zeminin oluşmasına kapı araladı. Toplumda yıllardır “birinci gündem maddesi” olan bu konu tedrici biçimde normalleşmeye başladı.
Ve seçmen şu hissiyata yöneldi:
“Türkiye’nin Suriye politikası sonuç vermeye başladı.”
Bu algı dönüşümü AK Parti lehine işleyen sürecin en görünür bileşenlerinden biri oldu.
CHP: Tepki oylarının sönümlenmesi, İmamoğlu gölgesi ve yönetim krizi
CHP’nin Nisan 2024’te gördüğü %36,5’lik zirve, yerel seçimde AK Parti’ye yöneltilen tepkilerin devam etkisiydi. Bu oyların önemli kısmı genel seçim tercihi anlamına gelmiyor; seçmenin yerelde uyarı vermek için kullandığı stratejik bir refleks niteliği taşıyordu.
AK Parti seçmeninin bir kısmı:
yerel yönetimlere kızgın olduğu için sandığa gitmedi,
bir kısmı ise protesto amaçlı CHP’ye yöneldi.
Bu durum, CHP’yi kısa süreliğine genel seçimlerde de birinci parti konumuna taşımış göründü. Ancak parti bu rüzgârı yönetemedi.
Bunun üç temel nedeni var:
Yönetim krizi: Parti içi hizipler çözülmedi. Değişim iddiası slogan düzeyinde kaldı.
İmamoğlu belirsizliği: İstanbul’a mı odaklanacak, yoksa CHP’yi mi şekillendirecek? Bu muğlaklık partiyi felç etti.
Yolsuzluk iddiaları: Artık CHP seçmeninin bile yarıdan fazlası bu iddialara ikna olmuş durumda.
Yönetebilirlik sorunu: CHP’nin ülkeyi yönetebileceğine dair güven hâlâ oluşmadı.
Bu nedenlerle CHP üzerindeki seçim köpüğü hızla söndü.
Bugün partinin sıkıştığı bant net: 27–30 arası.
Bu bandın altı “taban düzeltmesi”, üstü ise “tavan problemi.”

MHP: Terörsüz Türkiye siyasetinin omurgası
MHP son iki yılda yalnızca güvenlik eksenli söylemle yükselen bir parti olmaktan çıktı; Türkiye’nin terörün tamamen tasfiyesi sürecinin siyasi meşruiyetini sağlayan ana aktör konumuna yerleşti.
Parti üç düzlemde belirleyici rol oynadı:
Devlet aklının tahkimi: Terörle mücadelede sıfır tolerans çizgisinin stratejik çerçevesini sağlamlaştırdı.
Siyasi set oluşturma: Süreci sabote etmek isteyenlere karşı güçlü bir bariyer kurdu.
Toplumsal bütünlük: Güvenlik eksenli birlik duygusunu diri tuttu.
Bu nedenle MHP’nin 7,5–9 bandındaki hareketlenmesi, yalnızca gündem tepkisi değil; yeni dönemin siyasal desteği olarak okunmalı.

İYİ Parti: Merkez fırsatını kaçıran kayıp aktör
Veriler, İYİ Parti’nin 1,8’lik dipten 7–8 bandına yükseldiğini gösteriyor; ancak bu artış partiyi merkezi aktör yapmaya yetmiyor.
Parti, Türkiye’nin “makul, merkez muhalefet” ihtiyacını karşılayabilecek tek yapı iken:
Kendini MHP’ye karşı anlamsız bir sertliğe sıkıştırdı.
“Terörsüz Türkiye” sürecine karşı toplumda karşılığı olmayan bir dile mahkûm oldu.
Bu stratejik hata iki sonuç doğurdu:
Merkez seçmenin güveni kaybedildi.
Parti kimlik üretemeyen, tepki üreten bir yapıya dönüştü.

Sonuç: Türkiye’de seçmen yeniden istikrara yöneliyor
Tüm veriler ve siyasal bağlam birlikte okunduğunda tablo net:
AK Parti yeniden yükseliş eğrisine girdi ve bu eğriyi taşıyabilecek potansiyele sahip.
CHP, tepki oylarını koruyamadı; yönetim krizi, İmamoğlu belirsizliği ve güven sorunu nedeniyle 27–30 bandına sıkıştı.
MHP, yeni dönemin güvenlik siyasetinin taşıyıcı kolonu haline geldi.
İYİ Parti, merkez muhalefet fırsatını stratejik hatalarla elinin tersiyle itti.
Ve seçmenin sessiz ama net mesajı şu:
Türkiye, ekonomik sıkıntılara rağmen belirsizlik anlarında yeniden devlete, istikrara ve güçlü yönetime yöneliyor.
Bu tablo bir geçiş dönemi değil; Türkiye siyasetinin yeni normali.
