İsrail’in 7 Ekim’den beri büyük katliamlar işlediği Gazze Şeridi’nde cuma günü devreye giren geçici ateşkes, siviller için bir nefes alma fırsatı olsa da sağlanan insani yardımlar henüz yeterli değil. Ateşkesin kalıcı hâle getirilme imkânı ise büyük oranda Katar’ın çabalarıyla beliriyor. İsrail tarafı, ateşkes süresini iki gün daha uzatırken bu durum diplomatik çabaların önünü açıyor.

Katar yönetimi, son dönemde bölgede önemli bir ara buluculuk rolü oynadı. Bu rol, bölgede Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Türkiye-Suudi Arabistan ve İran-Suudi Arabistan arasındaki normalleşme sürecine ciddi bir katkı sağladı. Doha yönetimi sahip olduğu diplomatik ve ekonomik ilişkileri sayesinde ara buluculuk rolünü etkin bir şekilde sürdürüyor. El-Cezire başta olmak üzere Katar tarafından fonlanan medya kurumları da bu diplomatik çabaların medya ayağını başarılı bir şekilde yürütüyor.

Gazze’deki mevcut durumun son bulması Hamas için olduğu kadar İsrail için de tercih edilebilir bir durum hâline geldi. Zira İsrail, bu süreçte iç yapılanmasındaki zafiyetlerin farkına varırken uğradığı ağır kayıplar da sürecin böyle devam etmesi hâlinde büyük bir zarara uğrayacağını gösterdi. İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, “7 Ekim’de başarısız olduk ama mevcut şartlarda bunu konuşmanın anlamı yok.” derken aslında bunu konuşmaya uygun günlerin (yani kalıcı ateşkesin) yakın olduğunu da söylemiş oldu.

Katar ise bu süreçte hem medyası hem de siyasetiyle taraflara bu savaştan çıkar sağlayamayacaklarını anlatmaya çalıştı. Katar Dışişleri Bakanı, “İsrail’in Hamas’ı yok etme hedefinin gerçekleşmesi imkânsız olan bir hedef olduğunu” hem Tel Aviv’e hem de Washington’a yoğun bir şekilde anlattı. Öte yandan, Gazze’deki direnişe de siyasi kazanç peşinde koşmak yerine Gazze’deki sivillerin ihtiyaçlarına odaklanması yönünde çağrılar yaptı.

Katar Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, haftalarca Refah Sınır Kapısı'nda yatıp kalkarken iki taraf arasındaki ateşkes görüşmelerinde de başarılı bir şekilde köprü oldu. Katarlı yetkililerin yaptığı açıklamalara bakıldığında, ateşkes sürecinin Gazze’deki insani yardımların karşılanması için yeterli olmadığına vurgu yaparak tarafları provoke etmeden tansiyonu düşürmeye çalıştığını rahatlıkla mülahaza edebiliriz.

Buna paralel olarak süreç içinde El-Cezire’nin yayımladığı haberlerde İsrail’in ekonomik ve askerî kayıpları ile Gazze’deki insani duruma yapılan vurgunun atbaşı gittiğini görmek mümkün.

Gelinen noktada başarılı bir ara buluculuk diplomasisinin ardından Katar’ın nihai hedefini açıkça dile getirmeye başlaması da dikkat çekici. Katar’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Aliye Ahmed Bin Yusuf Al-i Sani, “Bölgedeki durum dehşet verici. Bizim nihai hedefimiz tedrici adımlarla kalıcı bir ateşkese ulaşmaktır.” dedi.

Cuma günü ilan edilen ateşkes öncesi Mossad Başkanı David Barnea, defalarca Doha’ya gitmişti. İki günlük uzatma kararının ardından da Barnea ile Doha’daki yetkililer arasındaki görüşmeler sürüyor. Katar, uzun müddettir ofis bulundurmasına izin verdiği Hamas üzerinde doğru bir nüfuz elde etti. Bu da görüşmelere köprü olma vazifesini başarılı kılıyor.

Özetle Katar’ın bu çabaları hem takdire şayan hem de umut veren bir tutumdur. Bir taraftan İsrail ya da Esed rejimi gibi bölgedeki savaş suçlusu rejimlerle normalleşmeyi kesin bir dille reddeden Doha yönetimi, öte yandan Gazze’deki arabuluculuk çabalarıyla bu rejimleri normalleşmeden de birşeylere ikna etme imkânını bölgeye gösteriyor.