Pandeminin dünyaya yaşattığı soğuk duş, tam da yerini küresel anlamda ısınan ilişkilere bırakacakken bu kez Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilim nedeniyle savaş çanlarını duymaya başladık. Yakamızı bir türlü küresel sorunlardan kurtaramıyoruz. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı atacağı adımlar sadece bölgeyi ilgilendirmiyor, aynı zamanda bütün dünya ekonomisini ağır şekilde etkileme potansiyeli taşıyor. Bu da 2018 yılının hasarını onarmaya çalışan Türk ekonomisini yeniden zora sokacak. Türkiye hem bu potansiyel olumsuz tablonun hem de son yılların olumsuz etkilerini silip bölgede pozitif bir hava oluşturmak için yine de var gücüyle çalışıyor. Başta Cumhurbaşkanlığı olmak bütün kurumlar bu yeni döneme uygun ilişki ağlarını oluşturuyor. Sembolik olduğu kadar muhteva olarak da yeni dönemin ruhuna en uygun ve hızlı normalleşme süreci BAE ile yaşanıyor. Birleşik Arap Emirlikleri nüfus ve tarihsel olarak diğer ülkelerle kıyaslanmayacak kadar küçük olmasına rağmen taşıdığı sembolik değer oldukça önemli. Zira son yıllarda Türkiye ile bölge ülkeleri arasında yaşanan sorunların temelinde Abu Dabi yönetiminin ciddi negatif etkisi vardı. Artık bu sorunlu dönemi geride bırakıp herkes için olumlu olan karşılıklı diyalog dönemine geçiyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Abu Dabi ziyareti dün başladı. Ekonomiden sağlığa birçok alanda önemli anlaşmalar var. Ziyaret öncesi BAE medyasında oluşan olumlu hava, somut adımlarla ilerliyor. BAE için bu adımların en önemlilerinden biri savunma alanında atılan imzalardır. BAE, Türk silahlı kuvvetleri ile ortak hareket etmek istiyor. Zira karşısına aldığı her yerde yenilgiye uğradı. Örneğin Libya’da üzerine yatırım yaptığı ve büyük paralarla beslediği sözde Halife Hafter, Türkiye’nin desteklediği Trablus hükümetine karşı ağır yenilgiler aldı. Bunun da ötesinde her biri 15 milyon dolar değerindeki Rus imalatı Pantsir hava savunma sistemleri Türk SİHA’ları tarafından yerle bir edildi. Hafter’in başkent Trablus’a yönelik başlattığı saldırılar ona güvenenleri hayal kırıklığına uğrattı.

BAE sıkı bir denemeden sonra Türkiye ile bölgede mücadele edemeyeceğini anladı. Türkiye’yi karşısına almak yerine yanına almayı yeğledi. Zira Abu Dabi yönetimi Yemen’de yaşanan savaş nedeniyle zor günler geçiriyor. İran destekli Husiler artık ve sık sık BAE topraklarını hedef alıyor. Bu da ülkede istikrarsızlığa neden oluyor. Yürütülen hava operasyonları beklenen zaferi getirmeye yetmek yerine Husileri daha da güçlendiriyor. Sivillerin yanlışlıkla hedef alındığı saldırılar BAE’ni küresel anlamda sıkıntıya sokuyor. İşte tam da bu dönemde başarısı ispatlanmış Türk SİHA’ları çıkıyor sahneye.  Sivil can kayıplarını önleme konusunda oldukça başarılı ve doğrudan askeri hedefleri yok etme kabiliyetine sahip SİHA’lar BAE yönetimi için önemli bir umut kaynağı. Bundan böyle Yemen semalarında Türk SİHA’larının uçması, Arap yarımadasındaki karışıklığın çözümünü sağlayabilir. BAE ile Türkiye arasındaki normalleşmeyi bir de buradan okumak da fayda var.