Küresel diplomaside Türkiye rüzgârı esti. Türk Dışişleri Bakanlığı’nın organizasyonu ve mihmandarlığında en üst düzey küresel diplomasi aktörlerini bir araya getiren Antalya Diplomasi Forumu (ADF), dünyada ‘Türkiye Yüzyılı’ mefhumunun en bariz hamlelerinden biri oldu.

Gazze’de yaşananlar forumun can damarı hükmündeydi. Beş ayı geçkin bir süredir dünyada kan kaybeden insanlık; binlerce masum sivilin siyonist İsrail bombalarıyla öldürdüğü kadın ve çocuklar için acil çözüm planına ihtiyaç duyuyor. İş öyle bir noktaya vardı ki sadece bombaların değil; açlık, susuzluk ve bulaşıcı hastalıkların da kitlesel can kayıplarına sebep olduğu tam bir insaniyet dramıyla karşı karşıyayız.

KATLİAMDAN EN ÇOK ETKİLENEN KESİM

2024 Antalya Diplomasi Forumu’nda "Kadın, Barış ve Güvenlik" konusu ele alındı. Emine Erdoğan'ın yanı sıra dünyadan lider eşleri ve kadın çalışmalarıyla öne çıkan isimlerin de yer aldığı forumda ‘barış ve güvenlik’ konusu, kadın perspektifinden ele alındı.

Savaş bölgelerinde en fazla etkilenen ve zarara uğrayan kesimin kadınlar olduğu gerçeği ile sayılar ve örnekler eşliğinde acı detaylar dile getirildi.

Savaş taktiği olarak kullanılan cinsel sömürünün, kadınları öncelikli hedef hâline getirdiği de maalesef bir kez daha tekrarlandı. Kaldı ki İsrail işgal askerlerinin, girdikleri sivil yerleşim yerlerinde saldırı sonrası Filistinli kadınların kıyafetleriyle çektirdikleri insanlık dışı görüntüler, bu vicdansız ve ahlaksız gücün cinsel sömürü kapasitesi hakkında şüpheye yer bırakmayan ipuçları veriyor.

Kalıcı barış ve güvenlikten bahsetmek için kadınları desteklemek; onların özgürlük için mücadele ettiği cephelerde önce kadınların can ve toplumsal güvenliğini sağlamaktan geçiyor. Meselenin tam anlamıyla can alıcı yeri de burası.

'SÖZÜN TÜKENDİĞİ NOKTADAYIZ'

Kadınların ekonomik güvenlik, sosyal yeterlik açısından desteklenmesinin; kalıcı ve yapıcı bir barışın giriş kapısı olduğu dile getirilen forumda Emine Erdoğan da katılımcılara hitap etti.

“Suriye, Irak, Yemen, Sudan, Filistin ve birçok çatışma bölgesinden aynı feryatlar yükseliyor. Şiddetten kaçan canlar gittikleri yerde katlediliyor. Dünyada bütün sesler yekpare olarak 'hemen barış, hemen ateşkes' diyor.” ifadelerini kullanan Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda akrabalarıyla içinde bulunduğu arabanın İsrail askerleri tarafından vurulmasıyla aracın içerisinde üç gün mahsur kalan altı yaşındaki küçük kız Hind’i de hatırlatarak durumun acımasızlığını şu sözlerle vurguladı: “Sözün tükendiği noktadayız. Çapraz ateş altında kalan Hind ‘Lütfen beni kurtarın’ demişti. Ne onu ne akrabalarını ne de onu kurtarmaya giden sağlık çalışanları kurtarılamadı.”

ABD’nin İsrail lehine sergilediği katliamı protesto ederek kendini yakan Amerikalı asker Aaron Bushnell’i de hatırlatan Emine Erdoğan, Bushnell için “Son sözü söyledi ve gitti.” dedi.

‘KADINLAR BARIŞ MÜZAKERELERİNDE YER ALMALI’

Savaşlar ve cepheler, kadınlara ve kız çocuklarına verilen hasarın büyüklüğü üzerinden ölçülebilir. Her gün ekranlarımıza Gazze’de ya evlatsız kalan annelerin ya da annesini yitirmiş masum çocukların görüntüleri düşüyor. Aklın almayacağı, vicdanın hazmedemeyeceği sahneler bunlar.

Kadın ve çocukların mağduriyetlerini gidermek noktasında dünyada lider eşlerini de dâhil ettiği büyük yardım seferberliklerine küresel çapta önderlik eden Emine Erdoğan, bu konulara ‘anne hassasiyeti’ ile bakmanın sonuç getireceğini söylüyor.

“Lider eşleri olarak bize ve karar verici düzeyinde olan tüm kadınlara çok iş düşüyor.” diyen Erdoğan, Filistin için kalıcı barışın ancak ve ancak sürece kadınları dâhil etmekle mümkün olacağını ısrarla savunuyor.

Emine Erdoğan’ın bu anlamda diplomasi için dünyaya önemli de bir çağrısı var: “Kalıcı barış için kadınların barış müzakerelerine katılımının sağlandığından emin olmalıyız.”

Çocukların ve kadınların ölüme terk edilmediği adil bir dünya dileyen Emine Erdoğan’ın konuşmasının sonlarında sorduğu soru ise bütün ağırlığıyla hepimizin vicdanı üzerinde asılı kalıyor:

“30 bin insan katledilirken masum insanları kurtarması beklenen medeni ülkeler, bu sessiz karanlığa teslim olmuş durumdalar. 25 Avrupalının ölümüne denk sayılmak için daha kaç Filistinlinin ölmesi gerekiyor?”