ABD Başkanı Donald Trump, İran ile ilgili iki hafta içinde karar vereceğini açıklayarak, müzakere masasına dönmesi için Tahran’a son bir fırsat vermişti.
Trump’ın blöf yaptığını ileri süren de oldu, askeri seçenekleri gözden geçirmek ve bölgeye daha çok askeri güç yığmak için zaman kazanmaya çalıştığını söyleyen de.
ABD Başkanı’nın daha önce İran’a nükleer programıyla ilgili müzakereler için 60 gün süre vermesi ve sürenin bitiminde İsrail’in İran’a saldırması göz önüne alınınca Trump’ın açıklamasının ciddiye alınması gerektiği anlaşılıyordu.
Trump iki hafta dolmadan kararını vermiş olacak ki, ABD dün sabah erken saatlerde İran’ı vurdu.
Saldırılar Fordo, Natanz ve İsfahan’daki nükleer tesisleri hedef aldı.
Dünkü saldırılara rağmen hâlâ İran’ın müzakere masasına dönmesi ve krizin askeri yollardan çok diplomasi ve müzakereyle çözülmesi isteniyor.
Ankara’nın çabası da bu yönde.
Nükleer anlaşmazlığın tek çözüm yolunun müzakereler olduğuna işaret eden Erdoğan, gerilimin tırmanmasını önlemek için Türkiye’nin elinden geleni yapmaya hazır olduğunu dile getirdi.
Amerikan haber sitesi Axios, Trump’ın ve Erdoğan’ın gerilimi düşürmek için ABD ve İran arasında İstanbul’da gizli bir görüşme düzenlemeye çalıştıklarını ancak Hamaney’e ulaşılamadığı ve onayı alınamadığı için girişimin başarısız olduğunu yazdı.
ABD’nin İran’a düzenlediği saldırılar Tahran’ın müzakere masasına dönmesi ve nükleer programından vazgeçmesi için uyarı niteliğinde.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, “Kalkmadığımız masaya nasıl geri dönelim?” diyor ancak “müzakere masasına dönmek” ile kastedilenin masada oturup vakit geçirmek değil, öne sürülen koşulları kabul edip nükleer programdan vazgeçmek olduğunu İranlı yetkililer de biliyor.
Trump, İran’ın misillemede bulunması halinde ABD’nin çok daha büyük saldırılar gerçekleştireceğini söyledi.
ABD Başkanı İran’ın nükleer tesislerinin yok edildiğini öne sürse de bu iddiasının doğruluğu teyide muhtaç.
İranlı üst düzey bir yetkili Reuters’e yaptığı açıklamada, Fordo’daki yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumun büyük bölümünün saldırılardan kısa süre önce bilinmeyen bir yere taşındığını ve nükleer tesisteki personel sayısının azaltıldığını iddia etti.
İran’ın nükleer programını askeri yollarla yok etmek hem zor hem de oldukça riskli.
Çünkü çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine ve büyük bir çevre felaketine yol açabilir.
Körfez ülkeleri de İran’a düzenlenen saldırılar sebebiyle oldukça tedirgin.
İran’ın nükleer tesislerinin hedef alınmasıyla yaşanacak olası bir nükleer sızıntının Basra Körfezi sularını kirletme ve batı yakasındaki ülkeleri etkileme ihtimali söz konusu.
Yeterli su kaynaklarına sahip olmayan Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan büyük oranda deniz suyunun arıtılmasıyla elde edilen suyu kullanıyor.
İran’ın bu aşamada ABD’yle müzakere masasına dönüp Trump’ın koşullarını kabul etmesi düşük bir ihtimal.
Dolayısıyla savaşın devam edeceğini tahmin etmek kehanet sayılmaz.
İran’ın misillemesinin şimdilik Amerikan üslerini hedef almak yerine İsrail’e yönelik saldırıları yoğunlaştırmak şeklinde olması bekleniyor.
Aksi takdirde İran Trump’ın işini kolaylaştırmış ve daha kapsamlı saldırılar için ABD’ye gerekçe vermiş olur.