Son günlerde İBB’ye yönelik gündemde olan yolsuzluk soruşturması pek çok konuyu gündeme getirdi.

Kamu kaynaklarından direkt veya dolaylı olarak elde edilen 562 milyon TL’lik bir yolsuzluktan bahsediliyor.

Belediye ihaleleri üzerinden kurulan çete faaliyetleri, hayali ticaret, naylon fatura, iş adamlarını haraca bağlama gibi suçlar ele alınıyor.

Ne kadar vahim konulardan bahsediliyor.

Ve CHP yönetimi bir de hiçbir maddi delil, tanık ve mağdur ifadesi yokmuş gibi her şeyin üstünü örtüp sanki iktidarın manipülasyonu sonucu yargıya haksız bir şekilde iletilmişler algısı oluşturmazlar mı, insan gerçekten hayret ediyor. Bu nasıl bir duyarsızlıktır?

Duyarsızlıktan da öte zanlılara gereken tepkiyi vermedikleri ve üstelik konuyu çarpıttıkları için vicdanlarda CHP de suça ortak oluyor.

Oysa ne denir, Anadolu irfanında? “Yetimin-öksüzün, tüyü bitmemiş sabilerin hakkına sakın ola ki el sürme!” ifadeleriyle öğütler verilir.

“El sürenin eli taş taş olurdu, ateş olurdu…” Peki ortaya çıkan resim bize ne söylüyor?

Halkın emanetine ihanet edildiğini…

Hunharca emanetin çarçur edildiğini…

Ve halka hizmetten başka her şeyin yapıldığını, kişisel menfaat ve çıkarlara odaklanıldığını…

Gerçekten yazık. Halkım için üzgünüm. Ümit veren husus ise devletine ve ilkelerine gönülden bağlı dava sahibi, adalet insanlarının olmasıdır. Onların suçluları en net ifadelerle ortaya çıkarmasını en kısa zamanda diliyorum.

ÜÇ ALANDA HAKSIZ ZENGİNLEŞME

Kamu kaynakları, maksatlı bir şekilde amacı dışında kullanıldıysa bu maddi birikimler nereye gitti?

Birinci adres; ortaya çıkan iddialar, tanık ifadeleri ve para trafiğine bakılınca kişisel zenginleşme ve ikbal için kullanıldığı güçlü bir argüman olarak öne çıkıyor.

İkinci adres; siyasetin finansmanıdır. Bu bağlamda CHP’nin olağan kongresinin iptali için açılan soruşturmada ortaya çıkan ifadeler ve güçlü delillerde geçen hususları temel alabiliriz. Bu iddialara göre; İBB kaynakları CHP kongresinde oy satın almak için kullanılmış. Yüzlerce tablet, telefon satın alınması ve dağıtılması söz konusu. Telefonların içindeki soğuk cüzdanlardaki dijital para varlıkları da bu kapsamda konuşulanlar arasında.

Üçüncü adres; medyanın finansmanıdır. CHP’ye yakın medyanın Batılı vakıflardan aldığı fonlar daha önce gazeteci isimleri ve kurum adlarıyla birlikte pek çok habere konu olmuştu. Bu zaten bilinen bir durum. Yeni olan ve dikkati çeken husus ise muhalif medyada 2019 tarihinin bir milat olmasıdır. Bu tarihe kadar TV kanallarında kupa, kitap ve tişört satarak maaşları çıkaran medya kurumları, 2019 sonrasında ekran yüzlerine öyle maaşlar ödedi ki dudak uçuklatacak cinsten. Yandaş tabir edilen kanallardaki ekran yüzlerinin tamamının maaşını topladığınızda, muhalif medyadaki bir gazetecinin ancak bir aylık maaşı ediyor. 2019 öncesi asgari ücrete yakın bir maaşla idare edenler, 2019 sonrasında ne oldu da astronomik rakamlarla maaş almaya başladı? Bunun yorumunu da okuyucularımıza bırakıyorum.