Neslimizin geleceği, çocuklarımızın bilgi birikim ve donanımları üzerine kafa yorar, dertlenir, endişeleniriz.     

Bu çaba bir iyi niyet içerse de kendi başına sadece ipe un sermektir. Sorumluluğu ve gayreti bir nevi kendimiz dışındakilere devretmektir.  

Çünkü insan yaşı kaç olursa olsun önce kendisinden, daha sonra çocuklarından ve nesilden sorumlu tutulur.

Ve iki günü aynı olan zarardadır. Çocuklarımız üzerinden çalışkanlığı, başarıyı yarıştırmak nispeten kolaydır. Bu enteresan şekilde fedakârlık olarak da nitelendirilir. Aslında bir ironi içerir.  

İnsan hem bu dünyada, hem de -inananlar için- öteki dünyada ilk kendi başına hesabını verir, kendinden sorumlu tutulur. Yaşa bakılmaksızın kendimizi bu düstur üzerine değerlendirmeli, bu minval üzerine yetiştirmeli.  

Formel eğitimin salt başarıyı önceleyen dayatmalarına aldırmaksızın çalışmaya odaklanmalı, doğru yöntemi belirleyerek sonuç almaya gayret etmeli.      

Hem okuyan hem yazan, kitaplara ilaveten süreli yayınları takip eden, romanları garnitür niyetine okuyup fikir kitaplarını baş tacı sayan, sloganik yaşamaktan kurtulan genç beyinlerden olmalı.  

Bulunduğu muhitlerde kütüphane üyelikleri olan, kitaplarla haşir neşir halde entelektüel olmaya çabalayan, eğlenirken bile kaliteyi ihmal etmeyen, sporu hayatında bir yaşam ritüeli haline getiren;

Sivil toplum kuruluşları ile temas halinde, her daim diğerkâm, mülteci kamplarından ziyaretleriyle haberdar, huzur evi ve çocuk esirgeme kurumlarının müdavimi, en az bir kardeş aile edinmiş, çocukları seven ve yaşlılara hürmet eden;  

Hem doğu hem batı dillerini ve hatta kültürlerini öğrenen, bilen ve dünyayı gezmesiyle de bunları pratik şekilde temaşa edebilen;

Temel alanların tamamına en azından aşinalık düzeyinde merakı olan;  

Farklı olmaktan ürkmeksizin ve kendisini başkalarının gündemini sürekli takip etmek durumunda hissetmeksizin konuşabilen, iç motivasyonu kuvvetli;

Muhteris olmaktan uzak şekilde hırslarını terbiye edebilen;

Kendisini abartma tuzağına düşürmeden prensipli olan, idealist kalabilen ve hayal kurmaktan korkmayan;   

İnsanlarla iletişimi iyi, her daim etrafı ile hemhal olabilen, arkasına bakmadan yanlışa müdahale edebilen;      

Azimli, basmakalıplardan ve bağnaz yerelliklerden sıyrılabilen, kıymetli ananelere de sahip çıkabilen, bir dünya vatandaşı olma yolunda ilerlerken yeryüzüne imar ve inşa için gönderildiği bilinciyle de hareket edebilen;        

En az bir enstrüman icracısı, musikişinas, porte de nota da okuyabilen, doğu ve batı bestekarlarına aşina, sanat ruhuna müntesip;   

Muhakeme yeteneği güçlü, feraseti kendinde inşa edebilmiş, muhlis adabıyla davranışlarını ihya edebilmiş, ardından bunları ifşa edebilmiş;

Materyalistlikten uzak şekilde her nesneye sadece hak ettiği değeri veren, her şeyi yerli yerinde gören ve öylece muhafaza edebilen, ifrat tefrit dengesine haiz, asla müsrif olmayan;   

Dünyanın dününü ve bugününü iyi bilen, bildiklerini özgün yorumlayabilen;

Kendisine eleştiriyi süzen ve sindirebilen, farklılıklara karşı da ön yargıdan uzak kalabilen;

Merhamete, adalet ve hakkaniyeti aşmayacak düzeyde ehemmiyet gösteren, ölçülü, zerre iyi ve yanlışın muhasebesini yapıp hak hukuku gözetebilen;

Ve bu özellikleri topyekûn şekilde iyi ahlakla tamamlayabilenlerden olmalıyız.

Böylelikle dünyanın ihtiyacı olan huzur ve barışı inşa edebiliriz.