Ana muhalefet partisi liderinin sistematik bir şekilde ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanına karşı pervasızca saldırıları artırdığı artık herkesin malumu. Önceki yıllarda Erdoğan’a hakaret eden gençleri karakollardan çıkarmak için kol kanat geren bir partinin seçilmiş lidere karşı hakareti meşru hale getirmesine yönelik harcadığı çaba artık aşikâr. Ana muhalefet partisinin ve liderinin sert ithamlar ve hakaretler üzerinden 2019 seçimleri yaklaştıkça buna benzer durumları bilinçli bir şekilde artıracağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Ana muhalefetin ortamı germek için yaptığı bilinçli politikanın yanına devlete bağlı kurumlarda yaşanan olaylara da bakınca insan gizli bir elden şüphelenmiyor değil. Komplo vari bir gizem yaratma çabasında olmadığımı aşağıda birkaç örnekle ifade etmeye çalışayım.

Kim ne derse desin kim ne söylerse söylesin, bütün kamu kurumlarında bir huzursuzluk var. FETÖ ile gerçek anlamda mücadele olmadığından dert yananlardan tutalım da beceriksiz insanların sırtını bir yerlere dayayarak kamuda yetenekli elemanların üzerinde ahkâm kesmesine ve çoğu yetenekli insanın kamu kurumlarından ayrılmayı istemesine kadar ortada bir dizi sorun yok değil.

Bakanlıklarda görevde yükselme sınavlarıyla dalga geçer gibi birçok makama liyakatsiz ve beceriksiz insanların doğrudan makam onayı ile getirilmesi ama arkalarının sağlam olduğu algısı ile kimsenin yapılan haksızlıklara ses çıkarmaması da dışa vurulmamış bir çığlık gibi saklı duruyor. AK Parti’ye oy verdiler veya bize hizmet ettiler de atandılar bahanesinin üzerine atlamanın alıcı bir tarafı yok ortada, nihayetinde AK Parti’ye oy veren herkesin kamuda işinin yapılmadığı da açık.

Bütün bu yaşananların yanında kamuoyunun ilahiyatçı bildiği bazı isimlerle 28 Şubat benzeri bir takım operasyonların yaşanması hala hafızalarda. Yine bir kesim dinini yaşamak isteyen insanları kötü göstermenin peşinde.

Verilecek onlarca örnek var da örneği uzatmanın bir anlamı var mı bilmiyorum. 2019 Mayıs ayında Gezi olaylarının 6. yıl dönümüne kadar biriktirilip de genel seçimler öncesi bir patlama yaşanması için bir el devrede diye yazsam komplocu ilan edilebilirim, bilimsellikten uzak düşünen biri olarak etiketlenebilirim, yazı değil hikâye yazıyor diye eleştirilebilirim. Umurumda değil! Bir şeyler bariz ters gidiyor, bilinsin yeter!