Türk Devletleri Teşkilatı 12 Kasım 2021, Cuma günü İstanbul’da kuruldu.

On yılların hayali gerçek oldu.

Aralarında nüans farklılığı olsa da Alparslan Türkeş’ten Muhsin Yazıcıoğlu’na, Turgut Özal’dan Necmettin Erbakan’a, ülkenin 40 yıllık siyasetine damga vurmuş bu isimler; Türk Birliği’ni savunmuş ve bu hamlenin İslam Birliği’nin ilk adımı olacağını ikrar etmişlerdir. Bu anlamda Erbakan’ın önceliği İslam Birliği olsa da Türk Birliğine karşıt olmamakla birlikte ümmetin vahdetini savunarak, Türki coğrafyaları da kapsayacak bir yaklaşımla kuşatıcı bir anlayış ortaya koymuştur. Türkeş ise Türk Birliği’ni önceleyerek buradan bir hareket alanı kazanmak gerektiğini söylemselleştirmiştir.

Süreç içerisinde birlik ve beraberlik fikrini zehirlemek amaçlı Tengrici bir yaklaşımla “İslamsız Türk” kurgusu da tedavüle sokulmuş olsa da bu düşünce yapısı; ne siyasette ne de toplumda bir karşılık bulmuştur. Türk, İslam ile bütünleşmiş, İslam ile değer bulmuştur. Dolayısiyle farklı bir yaklaşım söz konusu dahi olamaz.

Ortaya konan bu suni yaklaşım ve Türkiye’yi Müslüman ve Türk kimliğinden koparma çabası tutmayınca bu defa da ülkeyi bölme planları hayata kondu. Uzun zamandır bu planı işletiyorlar ve fakat çekişme büyük. Lider ve millet vatanı böldürmemekte, şer güçlerse içerden devşirdikleriyle yol alma niyetinde ısrarcı.

İmparatorluklar, ulus devletlere dönüştürüldü. Şimdi niyet şehir devletlerine bölerek daha da küçültmek.

Fakat bu yapıya hamle, çok ağır bir şekilde geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilmek ilmek dokuduğu diplomasi hattı Türki coğrafyalardan ümmet coğrafyasına, Afrika’dan Balkanlar’a geniş bir yelpazede etki alanı oluşturarak somut sonuçlar vermeye başladı.

Türk Devletler Teşkilatı kuruldu ve bu girişim yeni gelişmelerin miladı oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözünü zihninize not edin. Hep birlikte neler olacağını göreceğiz.

Sn. Erdoğan: “Aynı manevi hazineden beslenen, ortak geçmiş, kültür ve ataya sahip kardeşleri ayırabilecek hiçbir hudut yoktur.

İnşallah güneşin yeniden doğudan doğmaya başlayacağı vakitler yakındır."

“ERDOĞAN TÜRK DÜNYASININ LİDERİDİR”

“300 milyon nüfusuyla Türk Dünyası yeniden uyanıyor” sloganının öne çıktığı ,Türk Devletler Teşkilatı’nın içeriğinden bahsedelim.

Teşkilat’ta; Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan üye ülke olarak yer alırken, Macaristan ve Türkmenistan şimdilik gözlemci ülke olarak değerlendirilmekte.

Teşkilat öncelikle ekonomik bir yapı olarak dikkatleri çekiyor. AB’de olduğu gibi bu ilişkiler siyasi birlikteliği de beraberinde getirecektir. Bunun yanında kültürel, askeri, turizm, eğitim ve alt yapı alanlarında işbirliğini öngörüyor.

2 trilyon dolarlık ekonomik potansiyele sahip olan Türki coğrafya, 4,5 milyon kilometre kareye yayılmıştır.

Teşkilat’ta ticari faaliyetlerin yanı sıra enerji alanında da güçlü iş birlikleri daha kalıcı hale gelecek.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tanımıyla; bu yapılanma barış ve istikrara katkı yapacak, küresel meselelerin çözümünde öncü rol oynayacak ve yeniden tüm insanlık için bir çekim merkezi haline gelecek.

Hedeflerden biri de; 2040 vizyonu kapsamında üye ülkeler arasında pasaport olmadan seyahat edebilme serbestiyeti getirmektir.

Türk Devletler Teşkilatı’nın ilk etapta en belirgin özelliği ise Zengezur Koridorunun açılmasıyla sağlanacak. Zengezur koridoru Türk dünyasıyla Anadolu arasındaki coğrafi bağı kuvvetlendirecek.

Koridorun önemini vurgulayan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sözleriyle oldukça fazla konuşuldu.

Aliyev, Karabağ Zaferi’ne işaret ederek, “Muharebenin ilk dakikalarından itibaren aziz gardaşım Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi ve manevi desteği bize ilave güç vermiştir. Sevgili gardaşım Erdoğan'a teşekkür ederim. Erdoğan Türk Dünyasının lideridir. Güçlü Türkiye güçlü Türk devletleri demektir” dedi ve sözler, tarihe not düşüldü.

KARABAĞ ZAFERİ BÜYÜK BULUŞMAYA ÇİMENTO OLACAK

Türkiye’nin liderlik potansiyelinin farkında olan bir Cumhurbaşkanı, ülkenin itibarını nasıl da farklı bir çehreye dönüştürebiliyor…

Gücünüzün farkındaysanız büyüyebilirsiniz. Değilse savunmada kalır, tehditlerin altında ezilirsiniz. Hamle yapmayı beceremeyen milletler, önümüzdeki süreçte yok olup gidecekler. Erdoğan, tarihin kırılma sürecinde olduğumuzun çok farkında ve bu nedenle Karabağ Savaşı sürecinde hamlesini yaptı, elini taşın altına koydu. İşte bu özverili yaklaşım, ‘sözle değil eylemde birliktelik’ bugün bu büyük yapılanmanın çimentosunu oluşturdu.

Tüm bu gelişmeler Türki coğrafyayı İran, Rusya ve Çin’in etkisinden çıkararak, Türkiye’ye daha objektif bir gözle yeniden bakmalarını sağladı. Mayadaki sağlam temel ve kodlar açığa çıktı.

“DEĞERLİ YALNIZLIK”

Yazıyı bitirmeden şu hususu da vurgulamadan geçmek istemiyorum.

Türkiye’nin dış politikadaki hak mücadelesini ve onurlu duruşunu “değerli yalnızlık” üzerinden alay konusu yapanlar az beklesin. Daha yeni başlıyoruz.

Türk Devletler Teşkilatı kök salsın, D-8’i 20 ülkeye çıkaracağız.

İşte o zaman ekonomik operasyonların da önüne tamamen geçmiş olacak ve tam bağımsızlık nasıl bir şeymiş, işte o zaman tadacağız.