İngiltere’nin AB’nden çıkma serüvenine girmeden önce “Brexit”e bir el atmak lazım.

Nedir “Brexit”?

Hatırlarsanız 2012 yılında Yunanistan’ın AB’den çıkması gündeme gelmiş ve iki ünlü ekonomist Willem Buiter ve Ebrahim Rahbari’nin ortaya attığı “Grexit” çözümü ciddi taraftar bulmuştu. “Greece-exit” kelimelerinin kısaltması olarak ortaya çıkan “Grexit” kavramı; Yunanistan’ın Euro bölgesinden çıkarak kendi para birimine geri dönmesi halinde ekonomik refaha ulaşacağı ve istikrar kazanacağını öngörüyordu.

İngiltere’deki referandum süreciyle beraber, İngiltere’nin birlikten ayrılması taraftarı olanların “Grexit” tanımını “Brexit” tanımına evirerek öne sürdüğü bir argüman ortaya çıktı. Britanya’nın kısaltması olan “Br” ile “exit” kelimesinin birleşimi olan “Brexit” tanımı; İngiltere’nin, AB’den ayrılması durumunu ifade etmektedir.

Gelelim İngiltere’nin ayrılma sürecine…

Lizbon Anlaşması’nın 50. maddesinin 1. fıkrası gereğince “Her üye devlet, kendi anayasal kurallarına uygun olarak birlikten ayrılmaya karar verebilir.’’ 2013 yılında, başbakan olması durumunda İngiltere’nin AB’den ayrılmasını konu alan bir referanduma gitmeyi vadeden Cameron’ın partisi muhafazakârlar, 2015 seçimlerinde tek başına iktidar seçilmişti.

Başbakan seçilen Cameron’ın vadettiği referandumu yapmak bu zamana nasipmiş. Fakat beklemediği bir sonuçla karşılaşan Cameron, AB’den ayrılmayı isteyenlerin çoğunluğuyla sonuçlanan referandum sonrası 3 ay içinde görevi bırakacağını açıkladı. Böylelikle, İngiltere’nin 1973’te muhafazakâr bir partiyle başlayan AB süreci; yine bir muhafazakâr parti döneminde sona ermiş oldu.

Brexit’in en büyük destekçileri, Londra eski belediye başkanı Boris Johnson ve aşırı sağcı UKIP Partisi Genel Başkanı Nigel Farage; AB’nin kontrolsüz gücünün ve savaştan kaçan mültecilerin kontrolsüz göçünün önüne geçmek için İngiltere’nin AB’den ayrılarak iç ve dış politikada yeniden eski İngiltere günlerine geri dönmesinin gerekliliği üzerinde durarak bu yönde propagandalarını genişletmişlerdir.

Fakat, İngiltere’nin özgür politika bahanesinin ekonomik bunalıma sebep vermesi beklenmeyecek gibi değil. İngiltere ihracatının %45’inin AB ülkelerine olması ve ithalatının da %53’ünün AB ülkelerinden olması, İngiltere ile AB arasındaki ekonomik bağımlılığı kanıtlıyor bizlere.

Tabii İngiltere iyi bir siyasi strateji izleyerek, oluşabilecek ekonomik sıkıntıların önüne geçebilecektir. Nedir bunlar?

1- AB-Kanada arasındaki gibi bir serbest ticaret anlaşması.

2- AB’nin, İzlanda-Norveç-Liechtenstein ülkelerine uyguladığı Avrupa ekonomik alanına girme iznini İngiltere’ye de uygulamak.

3- Finans sektörü dışında kalan birçok ticari alanda karşılıklı anlaşmalar yaparak ekonomisinde hatırı sayılır bir boşluğu doldurmak. İsviçre modelinde olduğu gibi…